Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Günah çıkartmak

AB sözcülerinin demeçlerinin satır aralarında insanın sabır sınırlarını zorlayan o kadar çok ikiyüzlülük örneği var ki...
Buyurun: Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, Hamburg'ta verdiği konferansta, "Türkiye'de Kıbrıs'ın yanı sıra insan hakları, kadın hakları ve sendikal haklar gibi konularda da sorunlar devam ediyor" dedi.
Genişleme komiseri Olli Rehn de iki gün önce limanların yanı sıra azınlık hakları, dini özgürlükler, vakıf malları sorunlarında da ilerleme olmadığını söylemişti.
Daha önce İlerleme Raporu'nda bunlara ek olarak ifade özgürlüğü önündeki engeller, Türk Ceza Kanunu'nun 301'nci maddesi eleştirilmişti.
Ama yalnızca Gümrük Birliği'yle ilişkili, limanları Rumlar'a açmama kararının etkileyeceği başlıklar donduruldu.
Bu, Ankara Protokolü'nün Kopenhag Kriterleri'nin önüne geçirilmesi demek. Neden? Çünkü Türkiye'nin en çok o Protokol'le köşeye sıkıştırabileceği görüldü.
Bu, "Limanlar sorunu çözümlenmiş olsaydı, bu kez ifade özgürlüğü, kadın hakları, insan hakları, sendikal haklar, azınlıklar, vakıf malları gibi konularla ilgili başlıklar askıya alınacaktı" demek. En azından 14-15 Aralık'taki AB liderler zirvesinde Türkiye karşıtlarına o yönde öneride bulunma fırsatı altın tepside sunulacaktı demek.
Bizzat AB yetkililerinin bu demeçleri, her koşulda bir tren kazasının ya da trenin hızının düşürülmesinin kaçınılmaz olduğunu bas bas bağırıyor. Zira Avrupa'daki siyasi konjonktür ve kamuoyundaki hava, Türkiye'yle müzakerelerin sürdürülmesine uygun değil!

Bir yıl böyle geçecek
Bu işin adını koyalım: En iyimser tahminle 2007 sonbaharına kadar AB süreci duracak. Teknik hazırlıkları tamamlanmış başlıklar bile açılmayacak ya da göstermelik olarak masaya getirilecek.
Alın size aldatmacanın bir örneği daha: Deniyor ki, "Buzluğa konulan başlıkları zaten Rumlar bloke ediyordu." Oysa hazır başlıklar arasında "Kültür ve Eğitim" de var. Hatta müzakerelerinin Avusturya'nın dönem başkanlığı sırasında, yani en geç Haziran sonuna kadar tamamlanacağı duyurulmuştu. Hâlâ bekletiliyor. "Kültür ve Eğitim"in Gümrük Birliği'yle, limanları Rumlar'a açmamakla bir ilgisi var mı?
Niye açılmıyor? Cevap: Fransa bloke ediyor. Müzakere süreci kurallarını değiştirerek o başlığa siyasi kriter getirilmesini istiyor. Sadece ona değil, her başlığa!
Yani teorik olarak müzakereleri sürdürülebilecek 26 başlığın hepsinde benzer engellemeler mümkün. Hatta beklenmeli.
Peki çözüm ne?
Öncelikle her fırsatta tekrarladığımız gibi, AB'ye üyelik hedefinden asla sapmamak.
İkincisi, bu hedefe götürecek reform sürecini inançla, kararlılıkla ve aksatmadan devam ettirmek.
Üçüncüsü, fiili molayı iyi değerlendirip Kıbrıs konusunda zır cahil olan AB üyelerini aydınlatmak. Önümüze bir fırsat da çıkıyor: BM Genel Sekreterliği'nde son ayına giren Kofi Annan'ın sonuç alınmayacağını bile bile, "Günah benden gitsin" anlayışıyla görevlendirdiği yardımcısı İbrahim Gambari yeni bir girişim başlatıyor. Amacı Mehmet Ali Talat ile Tasos Papadopulos'u en geç Mart sonuna kadar masaya oturtmak.
Göreceksiniz; Papadopulos yine bir punduna getirip ya buluşmayı ya da görüşmeleri torpilleyecek. Tıpkı Gambari'ye geçen 8 Temmuz'da söz verip cayması gibi. Tıpkı Annan'a geçen Nisan'da söz verip cayması gibi.
Kıbrıs'taki bu süreci sonuna kadar kullanmalıyız.
Sağduyulu Avrupalılar'ın da Kabul ettikleri gibi "AB, Rumlar'ı alarak günah işledi."
AB'yi günah çıkarmaya zorlamaktan başka yol çare yok. Ya da aranmamalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA