Türkiye doğuya giden ama yolcularının güvertede batıya koşuşturduğu gemiye mi benzemeye başladı?
Dünyanın hatırı sayılır sivil toplum örgütlerinden ABD'deki "The German Marshall Fund"un dün açıklanan "Transatlantik eğilimler" araştırmasının sonuçlarına bakınca, bu kuşkuya, hatta kaygıya kapılmamak mümkün değil.
Alman Marshall Fonu bu araştırmayı 3 yıldır yapıyor. 3 yıldır 13 ülkede (ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, İspanya, Slovakya, Türkiye, Bulgaristan ve Romanya) deneklere aynı soruları yöneltiyor: ABD'nin uluslarası liderliğine bakış, NATO'nun önemi, çeşitli ülkelerle ilgili değerlendirme, Türkiye'nin AB üyeliği gibi...
Bu yıl bir soru daha eklendi listeye: İran. Ve yanıtlar, Türkiye açısından "turnosol kağıdı" işlevi gördü. Ama önce en klasik sorudan başlayalım ki, turnosolun rengini daha iyi görebilelim.
"ABD'nin uluslararası konularda güçlü bir liderlik göstermesi iyi mi" sorusuna, Türkiye'de olumlu yanıt verenler yüzde 14, kötü bulanlar ise yüzde 69. Avrupa ile pek farklı bir bakış açısı sayılmaz. Gerçi Avrupa'da "Pek iyi değil" diyenler, (yüzde 34), Türkiye'de ise "Hiç iyi değil" görüşü taşıyanlar (yüzde 56) ağır basıyor ama sonuç olarak biriki istisna dışında AB'de de ABD liderliğine soğuk bakanlar çoğunlukta olduğu için, ülkemizdeki havanın genel eğilime ters düşmediğini söyleyebiliriz.
Üstelik Türkiye'de "ABD karşıtlığı"nı ölçmek için çeşitli kurumların kamuoyu yoklamalarında da benzer sonuçlar elde edildi: PEW araştırmasında yüzde 88, New Anatolia gazetesi anketinde yüzde 87.9.
Can alıcı soruya dikkat
Ayrışmanın mesajları bundan sonra başlıyor: Avrupa'da NATO'nun önemini koruduğuna inananların en düşük oranı Türkiye'de: Yüzde 44.
ABD'ye olumlu bakanların en düşük oranı Türkiye'de: Yüzde 20. Oysa Amerikalılar'ın yüzde 50'si Türkiye için olumlu düşünceye sahip.
İsrail'e en az olumlu bakış Türkiye'de: Yüzde 12.
AB için olumlu düşünenlerin en az olduğu ülke Türkiye : yüzde 45.
Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya, kısaca Avrupa ülkelerine en az olumlu bakan Türkiye: Hem de hepsi için yüzde 50'nin hayli altında!
Ve İran için olumlu düşünenler rekoru Türkiye'de: Yüzde 43! Dahası bu ülkeye sempati her yıl yükseliyor: 2004'te yüzde 34, geçen yıl yüzde 36, bu yıl dediğimiz gibi yüzde 43. Avrupa'da ise tam tersine her yıl geriliyor ve yüzde 20'ye indi.
Ve geldik can alıcı soruya: "İran'ın nükleer silahlanmasını engelleme çabaları devam etmeli mi, yoksa nükleer silah edinmesi kabullenmeli mi?"
Avrupa'da ezici çoğunluğun görüşü "Engelleme çabaları"nın devamı yönünde: AB ortalaması yüzde 78. Ülkelere göre dağılımda yüzde 91'e kadar çıkıyor. Buna karşılık Türkiye'de "Engelleme çabaları"na destek sadece yüzde 34!
Bitmedi; İran'ın nükleer silah edinmesinin kabullenilmesi görüşünde olanlar Avrupa'da yüzde 16 (ülkelere göre yüzde 7'ye kadar iniyor), Türkiye'de ise yüzde 47! "İran'a karşı güç kullanılması" ile ilgili soruda oran daha da büyüyor: Müdahaleye destek yüzde 10, İran'ın bomba yapmasına destek yüzde 56!
"Alman Marshall Fonu"nun "Türkiye, ABD ve AB'den soğuyor, İran'a sıcak bakıyor" diye değerlendirdiği bu tabloyu "İslam dayanışması" ile açıklamak kolaycılık, hatta karartma olur. Bu, çok daha öte birşey.
En hafif ifadeyle, toplumu sessiz ve derinden dönüştürme çabalarında varılan noktanın endeksi bu.
Sormakta haksız mıyız; bize ne oldu?