Irak ölüm döşeğindeki hasta gibi. Hayat avuçlarının arasından kayıyor ve yatağın çevresinde toplananlardan bazıları nefes alıp verişlerin giderek zayıflamasını çaresizlikle izlerken, bazıları da ölüm sonrasının planlarını yapıyor.
ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) üç ayda bir hazırladığı "Irak'ta istikrar ve güvenlik durumu" başlıklı raporların sonuncusuna bakılırsa, galiba hastanın son nefesini vermesi de yaklaşıyor.
Bundan önceki raporda Irak'ın 18 vilayetinden birinde (El-Anbar) denetimin yitirildiği, aralarında Bağdat, Ninova ve Diyala'nın da bulunduğu 6'sının ise uçurumun kıyısına geldiği belirtiliyor, ülkenin etnik ve dini temelde fiilen bölünmekte olduğu itiraf ediliyordu.
Geçen hafta sonu açıklanan son raporda ise, ilk kez "Irak'ı iç savaşa götürecek tüm koşulların oluştuğu" kabul edildi. Ayrıca "İstikrarsız vilayetler"e Musul ve Kerkük de eklendi. Bu, 18 vilayetten 9'unun raydan çıktığı anlamına geliyor. Güneydeki Şii vilayetlerinde de rakip milis güçlerinin hesaplaştığı düşünülürse, kör şiddet tümörünün sıçramadığı tek bölge olarak Kürtler'in elinde 3 vilayet kaldı.
İşte böyle bir kaosta sözü sadece Bağdat'taki "Yeşil Bölge"de geçebilen Irak Başbakanı Nuri El-Maliki ile Bölge Başkanı Mesud Barzani arasında "Bayrak krizi" patlak verdi. Dahası, Barzani bağımsızlık ilanıyla ilgili kriterleri ya da koşulları değiştirdi.
Hatırlayın; iki yıl önce, "Bağımsızlık Irak'ta her Kürt'ün meşru rüyası ama gerçekçi bir beklenti değil" diyordu.
Sonra 2005 Ekim'inde ABD gezisinin ardından "Kürdistan'ın bağımsızlığı doğal hakkımız" demeye başladı.
Onu, "Federal, demokratik ve çoğulcu bir Irak'ta yaşamayı tercih ederiz ama başkaları (Şiiler ile Sünniler) birbiriyle savaşma, parçalanma yoluna giderlerse, bağımsızlıktan başka seçeneğimiz kalmaz" söylemini geliştirdi.
Ve nihayet bayrak tartışmasında resti çekti: "Hiç kimseden korkmadan Kürdistan Parlamentosu gerekli gördüğünde bağımsızlığını ilan edebilir."
2 yıl sonraya hazırlık
Pentagon raporundaki ifadeyi biraz değiştirerek kullanırsak, "Kürt özerk bölgesini bağımsızlığına götürecek tüm koşullar oluştu mu?" Bakalım: Sınırları belli bir toprağı var. Parlamentosu, hükümeti ve anayasası var. Ordusu, bayrağı, ulusal marşı var. Gerekirse ayrı para basma yetkisine sahip merkez bankası ve halkının ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli gelir kaynakları var. Tanınma diyorsanız; Erbil'de birçok ülkenin diplomatik misyonu, özerk bölgenin de birçok ülkede temsilciliği var.
Geriye ne kaldı; resmen ve fiilen bağımsızlık ilanı mı? Ama Irak son nefesini vermedikçe, etmeyecek. ABD yeşil ışık yaksa bile etmeyecek. Ülkeyi parçalayan konumuna düşmemek için. Şiiler ve Sünniler'in aralarındaki hesaplaşmaya ara verip topluca üstüne çullanmamaları için. Dahası böyle bir durumda bölge ülkelerinin müdahalesine yol açacak koşulları yaratmamak için.
Irak ne zaman son nefesini verebilir? ABD'de Kasım ayında yapılacak ara seçimlerde Cumhuriyetçi Parti ağır bir yenilgi alır ve o panikle Irak'tan asker çekmeye başlarsa. Veya 2008'deki seçimlerde sandıktan çıkacak yeni başkan, özellikle de Demokrat bir başkan "Eve dönüş" kararı alırsa. Demokrat Parti'de ABD'nin dünyayı düzeltmesi hevesinden vazgeçip kabuğuna çekilmesi eğilimi hızla güçlendiğine göre, pek de zayıf olasılık sayılmaz.
Öyle bir fetret döneminde Türkiye'nin Barzani'ye çok ihtiyacı olacak. O günlerin altyapısını şimdiden hazırlamak gerekiyor.