Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

İrfan teşekkürü

Beslenerek kendi yaşamını sürdürmenin ötesinde, bütün canlıların başlıca uğraşı sonraki nesli hazırlamak, yavru yetiştirmektir. İnsanlar için de geçerli olan bu gerçeği kadınlar içgüdüleriyle bilir, erkekler -yaşantıdan ders çıkaracak akılları varsa- zamanla fark ederler.
Toplumumuza bakın: ailelerin geçim kaygısı dışındaki en büyük derdi çocuklarına "iyi" okuldan diploma sağlamak.
Nedir iyi okul? O konuda görüş birliği yok.
Eskiler eğitim kurumlarını "ilim ve irfan ocağı" sayardı. (Yeniler bilmez belki:
İrfan kavramını "gerçeği sezme gücü" diye tanımlayabiliriz).
Robert Kolej o özelliği geliştirmeye en çok değer veren okullarımızdandır; Orhan Pamuk da oradan mezundur. Öyleyken kolejdeki edebiyat derslerinden bir şey almadığını söyleyerek yazarlıktaki yerini oraya borçlu olmadığını ima etmesi kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Dün sayfa komşum Emre Aköz ona hak verdiğini belirtti.
Ben de söz konusu okulun mezunu olduğum ve yazarlıkla uğraştığıma göre, bu topa girip bildiğimi açıklamam gerekiyor.
Doğrudur: Dersle yazar olunmaz zaten. Shakespeare hangi kurstan sertifika almış? Ama bir yazarın kaleminden çıkanlar kişiliğinin ürünüdür. Eğitim birikimi ise o kişiliği biçimlendirir bir ölçüde.
Robert Kolej Amerikan okulu diye bilinirse de, benim zamanımda çift kişilikliydi:
Eğitim ve yönetimde yarıya yakın Türk payı vardı. Yabancı yarı özellikle edebiyat bölümünde solcu, yerli yarı genelde faşistti. Anglosakson öğretmenlerimiz bizi evlerinde ağırlar, çoğumuzla düpedüz arkadaş olur, sabahlara kadar sohbet eder ve tartışırdı.
Lise üçteyken bir gün arkadaşlarla bir yerde oturmuş, şakalaşıyorduk. Hayli uzağımızdan geçen İkinci Müdür Hüseyin Pektaş'ı görmedik, ayağa kalkmadık.
Öfkeden köpürerek üstümüze geldi, hepimizi er mangası gibi sıraya dizdi, elini yanaklarımıza yaklaştıra yaklaştıra dakikalarca bağırdı "Atayım mı tokadı, atayım mı?" diye. Boks kulübündeydim.
Solumla önleyip sağ kroşeyi patlatma refleksimi zor frenlemiş, ama hâlâ sinirimi geren bir eziklik yarası almıştım. İzlerimiz adlı derginin başyazarlığı Bülent Ecevit'ten üç yıl sonra bana kalmış, bir sunuşumdaki hafif eleştiri konusunda aynı Pektaş'ın ihbarı yüzünden bakanlık talimatıyla okuldan kovulmamı yabancı İkinci Müdür Harold Scott'un ricaları önlemişti.
Öyle çok şey yaşadım Robert Kolej'de.
Dünya standartlarını da, toplumumun onlara ulaşma yarışının hangi kulvarlarında niçin gerilere düştüğünü de ilk orada sezdim. Yazarlığa doğrudan katkısı ne olursa olsun, okuluma minnettarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA