Gözünüz aydın, güney avlumuzda silahlar susmuş görünüyor. Ne oldu da sağlandı bu sessizlik?
Belli bir şey: Dünya çapında ofsayda düştüklerini, gidiş sürerse propaganda savaşında 8-0 yenileceklerini, kendileri için bunun sonuçlarının Orta Doğu'daki stratejik piyonu yitirmekten de zararlı olacağını fark eden Rus yöneticiler diktatörün kolunu büktüler "Dur hele, ara ver" diye.
Ara uzayıp sürekli barışa dönüşebilir mi?
Annan Planı'nın gerçekten uygulanmasıyla ordu geri çekilirse Arap baharının fırtınası Suriye'de de kasırgalaşır, yönetimi devirir. Öyle bir akıbet somutlaşmaya başladığında Esat ya İran Şahı ve Tunus diktatörü gibi sıvışacak ya da kendi sonunun Libyalı meslektaşınınkine benzemeyeceği inancıyla direnecek, büyük bir dövüşü göze alacaktır.
O zaman ne olacak? Sonucu belirleyebilecek güçler -biz dahil- muharebeyi kabul mü edeceğiz? Yoksa eveleyip gevelemeyi sürdürerek seyrine mi bakacağız çok daha büyük bir katliamın?
***
Amerika'daki son başkanlık seçiminde Obama'nın Cumhuriyetçi rakibi John McCain'in konuşmalarındaki açık sözlülük ve netliği beğeniyor, ama savunduğu tezlere katılamıyordum. Kendi ülkemi de ilgilendiren bir konuda kendimi onunla görüş birliği içinde bulabileceğim aklıma gelmezdi.
Halen senatör olan McCain Hatay kamplarında sığınmacılarla konuştuktan sonra dün bir Fransız televizyonunda Suriye'deki durumu anlattı:
"
Tank, top, helikopter ateşiyle insanlar parçalanıyor. Direnişçilerin elinde hafif silahlar var. Cephaneleri yok. Bir merminin fiyatı 4 dolar oldu. Arap ülkelerinin onlara silah yardımı yapmasına karşı çıkmayalım. Kırım yeniden başlatılırsa güvenlik bölgeleri oluşturalım, havadan da destek sağlayarak oraları koruyalım."
Konuşmayı yürüten kız Suriye ordusunun Libya'daki birliklerden çok daha güçlü olduğunu, Rusya'dan alınmış donanımla uçaklar için büyük tehlike yaratacağını söyleyince sordu McCain: "
Birkaç roketatar susturulamayacaksa, ülkelerimiz silahlı kuvvetlerine akıl almaz paraları niçin harcıyor?"
Matmazelin "
Ama sizin dövüş ve ölümden yana olduğunuzu söyleyecekler" diye üstelemesine de güldü: "
Dövüş ve ölümü başlatmayı değil, nasıl durduracağımızı konuşuyoruz."
***
Balkanlarda savaş sürerken Ertuğrul Günay'ın Bosna'ya aydınlar seferi için düzenlediği hazırlık toplantısındaki tartışmayı bir kere daha hatırladım. Sembolik destek diye küçük bir silahlı gönüllü grubunun Bosna ordusuna katılmasını önerdiğimde birkaç hanım tarafından savaş yanlısı olmakla suçlanmıştım bağıra çağıra.
O sırada eğlence diye top tüfekle Saraybosna'da insan avlanıyor, otel odalarında resmî görevliler ergen kızların ırzlarına geçiyordu. Müdahalede gecikildiği için 7 binden fazla delikanlının ensesine kurşun sıkıldı.
Yanlış yönde uygulanınca her ilke ters sonuç yaratır.
Barışçılık bile.