Şu ara ileri yaşlarda insan bünyesinin duruşma salonuna intikal zahmetine dayanıp dayanamayacağı en güncel tartışma konusu ya. Bir anket sonucunun açıklanışının üstüne geldi: Türkiye'de "hâkim" anlayışa göre kocamışlığın başlangıcı sayılan yaşımız 58 imiş.
Bir rastlantı da bugünlerde dilimize çevrilen "Uzun Ömür Projesi" adlı bir kitabın basılmakta oluşu. Seksen yıl süreli bir araştırmanın bulgularını içeriyor. Yazarı Prof. Friedman'ın verdiği örneklerden biri ilginç. Halen 100 yaşında haldır haldır çalışmakta olan bir zat geçenlerde emekliye ayrıldı diye oğluna çok kızmış.
Kitabın ana tezlerinden biri: Başarı ömrü uzatıyor. Araştırma bolluğunda, Oscar ödülleri için yarışanların durumları incelendi. Görüldü ki kazanan oyuncuların ömürleri aday gösterilip de kazanamamış olanlarınkinden dört yıl uzun. (Rejisörler -herhalde hep amir konumunda bulunmuş oldukları için- genel ortalamadan dört buçuk yıl uzun yaşıyorlar. )
Beatles grubunun hâlâ faal üyesi Paul McCartney yetmişine bastı. "Artık çekil de bize yol aç" diyen gençlere gülerek demeç verdi: "Benden başarılı olursanız yol kendiliğinden açılır. Sizden daha başarılı iken ben niye çekileyim?"
Oscar kazanan seksen ikilik Christopher Plummer da o kafada. "Sahnede öleceğim" diyor.
İş dünyası "Başarılıya helal olsun" tezini destekleyen örneklerle dolu. Ünlü Soros seksen birinde politikayla da uğraşıyor. Ayrıca "Beni iğfal edip bıraktı" diye dava açan 28 yaşındaki eski sevgilisinin istediği 50 milyon doları vermemek için mahkemelerde. Playboy kurucusu Hefner 85 yaşında, imparatorluğun başında. Haremiyle de haşir neşir.
Şampiyonluk en başarılı yatırımcı banka patronu diye bilinen Irving Kahn'da. Her gün işine gidip para kırarak rakiplerini kıskançlıktan çıldırtmayı sürdürmekte. Kaç yaşında, biliyor musunuz: 106!
Evren Paşamızın da hayli ileri bir yaşa ulaşmış olmasına şaşılmaz. Kendileri en başarılı darbecimiz değiller mi?
Öyle olduğuna göre, bir zahmet duruşma salonunu onurlandırsınlar, 12 Eylül'ün başarılı bir savunmasını yapsınlar da akıl erdiremediğimiz konularda aydınlanalım. Örneğin -Ankara Orduevi'nde "uyurken ölüveren"- bacanağım (ve Evren'in sınıf arkadaşı) Bedrettin Paşa'dan dinlediklerimin doğru olup olmadığını çok merak ediyorum.