Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının nerdeyse başından beri kuşatma altında olan Kiev yakınlarındaki Bucha'da yaşananlar, Rus askerlerinin bölgeden çekilmesinin akabinde, bütün açıklığı ile basına ve oradan da dünya kamuoyuna yansıdı. Yansıyan görüntüler ve fotoğraflar, çok sayıda sivil binanın ağır şekilde bombalanarak tahrip edildiğini, sivillerin sokaklarda ya da evlerinin önünde öldürüldüğünü göstermekte.
Bucha Belediye Başkanı Anatoliy Fedoruk, Rus askerlerinin en az 300 sivili kasten öldürdüğünü ifade etmekte. Öldürülen sivil sayısı bir yana, yansıyan görüntüler, Bucha'da yaşananların, sivillerin öldürülme şeklinin ve öldürülenlerin cesetlerine yapılan muamelelerin, olayların dünya kamuoyunu sarsan bir başka yönünü oluşturduğunu göstermekte.
Bazılarının içerisinde cesetler bulunmakta olan kurşunlanmış sivil arabalara ve çok sayıda bombalanmış evlere sıklıkla rastlanmakta. Elleri bağlanmış bir şekilde kurşunlanarak öldürülmüş siviller olduğu ve bu kişilerin cesetlerinin gelişigüzel etrafa saçılmış şekilde bırakıldığı görülmekte. Bir kilisenin arazisinde, bazıları siyah torbalar içinde, bazıları kuma gömülmüş halde sivillerin bulunduğu, her geçen gün, içerisinde sivillerin bulunduğu toplu mezarlar ortaya çıkarıldığı ve kimliklerinin tespit edilmeye çalışıldığı belirtilmekte.
Bazı görgü tanıklarının ifadelerine göre Rus askerleri, hiçbir provokasyon olmadan sivilleri sokaklarda ve evlerinin önünde öldürmüşler, Bucha'yı her yerde cesetlerin bulunduğu ve sokakları dumanla kaplı bir "cehenneme çevirmişlerdir". Başta Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski olmak üzere Ukrayna yetkililerinin yaptığı açıklamalar, yine Kiev banliyölerinden Borodyanka'da, ayrıca uzun süredir Rusya kuşatmasında olan Mariupol'de durumun insani açıdan daha vahim olduğunu, Rusya'nın esasen "soykırım gerçekleştirdiğini" ifade etmekteler.
Neredeyse bir buçuk aydır devam eden yoğun Rus saldırılarının bitmesine dair umutların yeşerdiği ve Ukrayna ve Rusya arasındaki barış görüşmelerinin belirli bir aşamaya geldiği, hatta dışişleri bakanları düzeyinde dahi görüşmelerin yapıldığı bir aşamada, bu türden ağır suçların işlendiğine dair görüntülerin ortaya çıkması, Rusya ile yapılan barış görüşmelerine dair ılımlı atmosferin ciddi zarar görmesine yol açmaktadır. Rusya'nın iddiaları reddetmesine rağmen, Rusya'nın sorumlu olduğuna dair iddiaların ve delillerin her geçen gün yoğunlaşması, Ukrayna ve Batılı ülkelerin tavırlarının sertleşmesine ve barış görüşmelerinin ertelenerek savaşın uzamasına yol açabilecektir.
Yukarıda bahsedilen görüntüler ve ifadeler üzerine ABD ve birçok Batılı ülke çok sayıda Rus diplomatı sınır dışı etme kararı alırlarken yine ABD ve bazı Batılı ülkeler Rusya'ya beşinci grup yaptırımları uygulamaya koyarak bazı Rus bankalarının varlıklarını dondurdular ve Rusya'ya yeni yatırımlar yapılmasını yasakladılar. Rusya'nın ağır savaş suçları işlediğine hatta Putin'in bir savaş suçlusu olduğuna dair beyanlar artarken, İngiltere ve Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere bazı ülkeler Ukrayna'ya daha fazla silah yardımı yapacaklarına dair açıklamalar yapmaktalar. Hatta 7 Nisan'da yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısından sonra yapılan açıklamada, Ukrayna'ya daha fazla silah yardımı yapılması yönünde bir uzlaşı olduğu da beyan edilmiştir.
Bütün bu yaşananların akabinde Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Rusya'yı, kendilerine dost ve iyi ilişkiler içerisinde olabilecekleri bir devlet olarak görmediklerini beyan ederken, özellikle ABD'nin "Putin Rusya devlet başkanı olarak kalmamalı" yaklaşımı, gerginliği daha da tırmandırabilecektir. Ortaya çıkan görüntüler üzerine bazı Batılı ülke liderleri, Putin ile görüşmenin Hitler ile görüşmekle özdeş olduğunu ifade etmekteler.
Bütün insanlığın vicdanını sızlatan ağır savaş suçlarına hatta insanlığa karşı suçlara işaret eden bu eylemleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılması ve yargılanması, Ukrayna ve Rusya arasında hatta Rusya ile uluslararası toplum arasındaki oluşmuş olan husumetin azaltılması için elzemdir. Rusya'nın kendi devlet adamlarını ya da sivil ya da askeri personelini en azından bu hassas dönemde yargılamayacağı varsayılırsa, geriye kalan seçenek, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütebilecek olan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) dir.
Ukrayna'nın 2014 yılından bu yana Ukrayna topraklarında gerçekleştirilen eylemleri yapanları yargılaması için UCM'nin yargı yetkisini 2014 yılında tanımış ve UCM Savcılığı zaten bir inceleme başlatmıştı. Savcılık 2020 yılında, "sivillere ve sivil nesnelere yönelik saldırıları kasıtlı olarak yönlendirme", "korunan binalara kasıtlı olarak saldırı düzenleme", "kasten öldürme", "işkence ve insanlık dışı/zalimce muamele", "kişisel haysiyete hakaret", "tecavüz ve diğer cinsel şiddet biçimleri", "öngörülen askeri avantajla ilgili olarak açıkça aşırı olan saldırılar (orantısız saldırılar)", "yasadışı hapsetme" şeklinde savaş suçlarının işlendiğine dair makul bir temel bulunduğu sonucuna vararak bir soruşturma başlatmaya karar verdiğini açıklamıştı.
Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna genelinde başlattığı saldırılarla beraber UCM Statüsü'ne taraf 40'ın üzerinde devlet, Ukrayna topraklarında işlenen suçların soruşturulması talebini UCM Savcılığına iletmişlerdir. Bütün bunların sonucunda gelinen aşamada Savcılık, Ukrayna'da işlenen suçlara dair detaylı delillerin toplandığı bir soruşturma süreci yürütmektedir.
Rusya'nın saldırılarının başladığı andan itibaren ortaya çıkan görüntüler, haberler ve raporlar, Mahkeme Savcılığı'nın daha önce tespit ettiği muhtemel suç eylemlerinden çok daha ağır suçların işlenmiş olabileceğini göstermektedir. Bu durum, söz konusu suçların ve faillerinin araştırılmasını çok daha elzem bir süreç hale getirmektedir.
Bundan sonraki aşamada en azından UCM'de, şüpheliler hakkında davalar açılması beklenmelidir. Ancak, hakkında dava açılabilecek kişilerin yargılamalarının yapılabilmesi için, liderler düzeyindekiler de dahil olmak üzere bu kişilerin Mahkeme'nin önüne fiilen çıkarılmaları gerekmektedir. UCM Savcılığı'nın da ifade ettiği gibi, hem delillerin toplanması hem de şüphelilerin Mahkeme önüne çıkarılabilmesi için taraf devletlerin ve daha geniş anlamda uluslararası toplumun desteği büyük önem arz etmektedir.