Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MUSTAFA CANER

İran’da Seçimler ve İran Siyasetinin Geleceği

Ortadoğu'da seçim yapan sayılı ülkelerden biri İran. İran halkı, cumhurbaşkanını, milletvekillerini, Uzmanlar Meclisi üyelerini ve şehir konseylerinin üyelerini sık aralıklarla seçiyor. Bu seçimler, ülke siyasetinin dinamik yapısını gösterdiği kadar biçim ve etki itibarıyla da oldukça tartışılıyor. Seçim mühendisliği tartışmaları, İran'da değişim beklentisiyle tezat oluşturacak biçimde bir gündem oluşturuyor.

İran halkı dün (1 Mart) İslami Şura Meclisi ve Uzmanlar Meclisi üyelerini seçmek üzere sandık başına gitti. İran'da en son büyük seçim 2021 yılında gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi olmuştu. İbrahim Reisi'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bugüne kadar geçen zamanda bölge ve tüm dünyada çok önemli siyasi kırılmalar meydana geldi. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi ve Gazze'deki İsrail katliamları önemli makro gelişmelerin başında geliyor. İran için bu zaman aralığında gerçekleşen en önemli siyasi gelişme ise hiç şüphesiz Mehsa Emini protestolarıydı. Bu protestolar, tıpkı 2009 protestoları gibi İran siyasetinin bağlamını dönüştürdü. Devlet-toplum ilişkisine dair bir muhasebe yapılmasına sebep oldu. İran siyasetinin bugün, zaman zaman yıkıcı bir hal alan ancak somut siyasal hedefler doğrultusunda yönlendirilemeyen ve sistemle vatandaş arasındaki mesafeyi açan toplumsal patlamalar döngüsüne hapsolduğu söylenebilir.

Böylesi bir denklemde elbette sandık üzerinden birtakım değişimlerin gerçekleşmesini beklemek, İranlılara inandırıcı gelmiyor. Son parlamento seçimlerinde katılım oranı yüzde 43'tü. Bu oran, İslam Cumhuriyeti tarihinde parlamento seçimlerine en düşük katılım seviyesini işaret ediyordu. 1 sene sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde katılım oranı yüzde 48,8'di. Yani bir başka tarihi düşük seviye. Oysa ondan 4 yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde bu oran yüzde 73'tü. İran halkı, geçen 4 yılda yaşadıklarının ardından sandığa küsmüştü sanki. Elbette bu durumun çok çeşitli sebepleri var. Fakat ona geçmeden, katılım oranlarının neden önemli olduğuna bakmak gerekiyor.

Katılım Oranları, Sistemin Meşruiyetinin İfadesi
İran'da seçimlere katılım oranları, vatandaşların sisteme bağlılıkları ve legal siyasetten beklentilerine dair çok önemli bir gösterge. Yıllarca müesses nizamın temsilcileri, katılım oranlarındaki yüksekliği, dışarıya karşı İran'ın demokratik siyasal yapısının bir göstergesi ve devlet-toplum ilişkilerinin yakınlığının kanıtı olarak sundular. Bu sebeple her seçim döneminde yetkililer, başta dini lider Ali Hamaney olmak üzere katılım çağrılarında bulundular. Seçimlerde oy vermenin vatandaşın sisteme olan teveccühünü gösterdiğini ve İran'da dışarıdan görüldüğü gibi kendi vatandaşından uzak ve onunla problemli bir devlet yapısının olmadığını söylediler. Bu seçimler öncesinde de benzer çağrılar yapıldı. Katılım oranının yüksekliği, sistemin halk nezdindeki demokratik meşruiyetini sağlayan bir unsur.

Katılım oranlarının bu denli konu edilmesinin bir diğer sebebi de İran siyasetinde alternatif siyasi düşünce ve hareketlerin kendine alan bulamaması. Bu seçimlerde de benzer bir durum söz konusu oldu. Kimlerin seçimlerde aday olabileceğine karar veren Muhafızlar Konseyi, reformist ve ılımlı adayların çoğunu yarış dışı bıraktı. Geçmiş seçimlerde de yaşanan bu durum, seçimleri muhafazakar grupların kendi aralarındaki rekabetine hapsetmiş durumda. Dolayısıyla burada adayların seçmene olan vaatlerinin ya da alternatif siyasi vizyonlarının çeşitliliğinden ziyade seçimlere katılım oranları konuşulabiliyor. Bu yazının yazıldığı zaman itibarıyla 1 Mart seçimlerindeki katılım oranının yüzde 40 civarında olduğuna dair gayrı resmi bilgiler dolaşımdaydı. Bir önceki parlamento seçimlerinden yüzde 3'lük bir düşüş anlamına geliyor bu oran. Gece yarısına kadar oy verme işlemi uzatılmasına rağmen yine de beklenen katılım oranının yakalanamadığı görülüyor.

Seçmeni sandıktan uzaklaştıran önemli faktörler bulunuyor. Yukarıda zikrettiğim reformist aktörlerin seçim dışına itilmesi en önemli unsur. Zira reformist siyaset, sistem içi bir muhalefeti ve legal siyasi prosedürler üzerinden sistemin ıslahını savunan bir yaklaşıma sahip. Ancak reformist adaylara kapı kapatılınca, muhalif seçmen için sandık bir seçenek olmaktan çıkıyor. Ekonomik zorluklar (özellikle enflasyon), geniş çaplı protestolar ve devletin protestolara olan yaklaşımı da halkın siyasete teveccühünü azaltmış durumda.

Seçimler ve Sonuçları Neden Önemli?
İran İslami Şura Meclisi, 1906 yılında Anayasa Devrimi ile vücuda gelen Milli Şura Meclisinin devamı niteliğinde. Dolayısıyla yüzyılı aşkın bir geçmişe ve geleneğe sahip. Anayasal olarak oldukça güçlü yetkilerle donatılmış bu siyasi organ ve ne olursa olsun İran siyasetinin asli aktörlerinden biri. İç ve dış siyasi konularda karar alma ve söz söyleme yetkisine sahip Meclisin üyelerinin kimler olacağı da bu anlamda önemli.

Uzmanlar Meclisi ise veli-yi fakih denen dini lideri seçen, denetleyen ve gerekirse azletme yetkisine sahip bir organ. Hamaney sonrası için senaryoların artık çokça konuşulmaya başlandığı bir konjonktürde, 8 yıllığına görev yapacak 88 üyeli bu Meclisin kimlerden oluşacağı belki de daha önemli bir mesele. Zira yeni dini lideri bu siyasi yapı tayin edecek. Bir önceki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin 3 dönemlik üyeliğinin ardından yeniden aday yapılmadığı göz önüne alındığında, İran'ın güçlü siyasi elitlerinin Hamaney sonrası dönemde ılımlı ya da reformist siyasete geçit vermeye niyetlerinin olmadığı görülüyor. Seçim sonuçları, her halükarda İran siyasetinin doğrultusunun daha muhafazakar, sert ve militer bir çizgide inşa edileceğini gösterecek. Son dönemde yeniden şekillenen bölgesel dengelerin de İran'ı bu noktaya ittiği tartışılmaz bir gerçek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA