Fransa'da 10 Nisan Pazar günü gerçekleşen cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda Emmanuel Macron yüzde 28, aşırı sağcı Marine Le Pen yüzde 23 ve radikal solcu Jean-Luc Melenchon yüzde 22 oy aldı. İlk tur öncesinde yapılan anketlerin sonuçlarıyla büyük oranda örtüşen bu sonuçlara göre hiçbir aday yüzde 50'nin üzerinde oy alamadı. Bundan dolayı 24 Nisan 2022'de seçimin ikinci turu yapılacak. Ayrıca 2017 cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi bu seçimde de ilk turda en çok oyu Macron ve Le Pen aldığı için 24 Nisan'daki ikinci turda bu iki isim yarışacak.
İlk tur sonuçlarıyla ilgili bir değerlendirme yapsak gerekirse öncelikle bu sonuçlar, Fransa'da merkez sağın ve merkez solun iflas ettiğini ortaya koyuyor. Zira sonuçlara göre merkez sağın partisi Cumhuriyetçilerin adayı Valerie Pecresse oyların yüzde 4,7'sini ve merkez solun partisi Sosyalistlerin adayı Anne Hidalgo oyların yüzde 1,75'ini alabildi. 2017'deki seçimde Cumhuriyetçilerin adayı François Fillon'un yüzde 20 ve Sosyalistlerin adayı Benoit Hamon'un yüzde 6,5 oy aldığı dikkate alındığında, Fransa'da merkez siyasetin sadece son beş yılda ne kadar zayıfladığı daha iyi anlaşılabilir. Dolayısıyla Fransa'da merkez siyasetin her geçen eridiği argümanı bu seçimde bir kez daha doğrulanmış oldu.
Merkez partilerin geçen seçimde ve bu seçimde zayıf adaylarla seçime girmeleri ve daha önemlisi bu partilerin Fransız seçmenin sosyolojik eğilimlerini anlamakta güçlük çekmesi, bu duruma yol açan faktörler arasında yer alıyor. Buna ilaveten Macron'un popülist siyaset tarzıyla merkez sağdan ve merkez soldan oy devşirmesinin de bu duruma yol açan faktörler arasında yer aldığını belirtmek gerekiyor. Netice itibariyle Fransa'da siyasete yön veren geleneksel partiler artık etkisiz birer aktör haline gelmiş durumda.
Merkez partilerin zayıflamasına paralel olarak aşırılık yanlılarının Fransa'da artık etkili birer aktör olduklarını söyleyebiliriz. Zira bir yandan aşırı sağcı Le Pen oyların 23'ünü alıp ikinci tura kalmış, diğer yandan radikal solcu Melenchon yüzde 22 oy alarak kıl payıyla ikinci tura kalma fırsatını kaçırmıştır. Cumhuriyetçilerin ve Sosyalistlerin yüzde 5'i bile aşamadığı bir seçimde aşırılık yanlısı adayların böylesi bir performans sergilemesi hiç şüphesiz dikkate değer bir gerçekliktir.
Dahası ikinci tura kalan aşırı sağcı Le Pen'in yanı sıra kendisi gibi aşırı sağ görüşleriyle bilinen Eric Zemmour'un yüzde 7 ile seçimi dördüncü sırada tamamladığını unutmayalım. Dolayısıyla aşırı sağ bloğun ilk turdaki toplam oyu yüzde 30'u buldu. Buradan hareketle 2027 seçimine kadar Cumhuriyetçilerin kendilerine güçlü bir lider belirleyememeleri ya da merkez sağı temsilen yeni bir parti kurulamaması durumunda, sonraki seçimde aşırı sağın iktidara gelme olasılığı çok yüksek. Bu noktada Macron'un seçimden hemen önce yaptığı "Fransa'da aşırı sağın yükselişini engelleyemiyorum" ifadesi oldukça dikkate değer bir açıklama.
Ayrıca Fransa'da solun kendi içindeki bölünmüş yapısının en çok sola zarar verdiği bu seçimde bir kez daha teyit edildi. Zira seçimi üçüncü sırada tamamlayan Melenchon ile seçimi ikinci sırada tamamlayan Le Pen arasında sadece 1,5 puan fark oluştu. Bundan dolayı ilk tura giden süreçte sol, kendi içinde bir araya gelip Melenchon'un etrafında birleşseydi ikinci turda Macron'un karşısında bir solcu aday yarışabilirdi. Haliyle kendi içindeki bölünmüşlük devam ettiği müddetçe Fransa'da solun cumhurbaşkanı çıkarma olasılığı çok düşük.
Son olarak ikinci tura giden süreçte ibrenin yeniden Macron'u gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda öncelikle ikinci tura kalamayan on adayın ikinci tur için destek açıklamalarına bakabiliriz. İlk turda yarışan adaylardan Valerie Pecresse, Yannick Jadot, Anne Hidalgo ve Fabien Roussel ikinci tur için açıkça Macron'a destek çağrısı yaptı. Irkçı Eric Zemmour'un yanı sıra Nicolas Dupont-Aignan beklendiği üzere aşırı sağcı Le Pen'e destek açıklaması yaptı. İkinci tur sonuçlarına etki edecek asıl aktör Melenchon ise Le Pen'e destek verilmemesi yönünde açıklamada bulunarak zımnen Macron'a destek açıklaması yaptı. Bunlara dayanarak ikinci tura kalamayan adayların Le Pen karşısında bir nevi "ehven-i şer" olarak gördükleri Macron'un etrafında birleştiğini söylenebiliriz. Dolayısıyla mevzubahis adayların Macron'a destek çağrılarının kendi tabanların olumlu yanıt bulması durumunda Macron'un yeniden seçilmesi bekleniyor.
İkinci tura giden süreçte yapılan anketler de Macron'un Le Pen'in bir adım önünde olduğunu gösteriyor. Örneğin; Ipsos tarafından 12-14 Nisan'da yapılan anketin sonuçlarına göre Macron'un yüzde 55 ve Le Pen'in yüzde 45 oy alacağı açıklandı. Diğer anket sonuçlarında da seçimi Macron'un kazanacağı görülüyor. Ancak burada önemli bir husus olarak ifade etmek gerekir ki önceki seçimin ikinci turunda yüzde 66 oyla birinci çıkan Macron'un 24 Nisan'da bu kadar oy alması söz konusu değil. Bu durum cumhurbaşkanı seçildiği günden beri beklenen performansı sergileyemeyen Macron'un popülaritesinin azaldığını ve buna karşın aşırı sağcı Le Pen'in popülaritesinin arttığını ortaya koyuyor. Bundan dolayı yukarıda da ifade edildiği üzere merkez siyaset kendini toparlayamazsa aşırı sağın 2027'de iktidara gelmesi kaçınılmaz.