KKTC'de 23 Ocak'ta gerçekleşen erken genel seçimi, yüzde 39,6 oyla 24 milletvekili çıkartan merkez sağın partisi UBP kazandı. UBP'nin ardından yüzde 31,9 oy alan ve 18 milletvekili çıkartan merkez solun partisi CTP geldi. CTP'yi ise sırasıyla yüzde 7,4 oyla 3 milletvekili çıkaran DP, yüzde 6,6 oyla 3 milletvekili çıkaran HP ve yüzde 6,4 oyla 2 milletvekili çıkaran YDP takip etti. Sürpriz şekilde yüzde 5'lik barajın altında kalan TDP ise meclise milletvekili gönderemedi. Bu sonuçlara göre hiçbir parti tek başına hükümeti kurmak için gerekli olan 26 milletvekili sayısına ulaşamadığı için tıpkı 2018 erken genel seçiminde olduğu gibi yeniden koalisyon yapma mecburiyeti oluştu.
Yeniden UBP-DP-YDP Hükümeti
KKTC YSK'nın resmi seçim sonuçlarını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, hükümeti kurma görevini 8 Şubat'ta UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu'na verdi. Akabinde yeni Mecliste temsil edilen tüm partilerle görüşen UBP lideri, koalisyon pazarlıklarının ardından yeni hükümetin UBP, DP ve YDP arasında kurulduğunu ilan etti. Böylece daha önce 2020 Aralık ayında kurulan fakat hem nisap sorunu hem de hükümet içindeki ihtilaflar nedeniyle 2021 Ekim ayında dağılan UBP-DP-YDP hükümeti yeniden ve daha güçlü şekilde kurulmuş oldu.
Normalde ülkeyi erken seçime götüren UBP-DP hükümetini oluşturan partilerin toplam milletvekili sayıları, hükümeti kurmak için gerekli olan 26'yı tamamlıyordu. Ancak Sucuoğlu, gayet rasyonel bir yaklaşım sergileyerek daha önce kurulan UBP-DP-YDP hükümetinin tecrübe nisap sorununun yeniden yaşanmaması için mecliste üçte iki çoğunluğu hedefledi. Bundan ötürü DP'nin yanı sıra YDP de hükümete dahil edildi ve toplam 29 milletvekiliyle ikinci UBP-DP-YDP koalisyonu kurulmuş oldu.
Mecliste toplam 29 milletvekiliyle temsil edilen yeni hükümet, hükümet programı üzerine yapılan görüşmelerin tamamlanmasının ardından 3 Mart'ta Mecliste yapılan nihai oylamada 29 kabul ve 20 ret oyuyla salt çoğunluğun güvenoyunu alarak resmen göreve başladı. UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu'nun başbakanlığında kurulan hükümette UBP'ye başbakanlığın yanı sıra 8 bakanlık, DP'ye başbakan yardımcılığı ve 1 bakanlık ve YDP'ye 1 bakanlık tahsis edildi. Böylece yeni hükümetin normal şartlar altında beş yıl sürmesi beklenen zorlu görev süreci başlamış oldu.
Yeni hükümetle ilgili hemen belirtmek gerekir ki UBP-DP-YDP hükümeti şu an için 29 milletvekiliyle mecliste temsil ediliyor olsa da önümüzdeki beş yıl boyunca bu partiler arasında yaşanabilecek ihtilaflardan ya da olası bir nisap sorunundan ötürü hükümet ilerleyen süreçte dağılabilir. Nitekim daha önce kurulan UBP-DP-YDP hükümeti, hem meclisteki nisap sorunundan hem de kendi içinde çeşitli konularda ihtilafa düşmesinden ötürü dağılmıştı. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yeni bir hükümet kurma zorunluluğu oluşursa, UBP'nin yöneleceği ilk partinin eski koalisyon ortağı HP olması bekleniyor. Bundan ötürü UBP yönetimi, muhalefetteki (nispeten ılımlı) HP yönetimiyle siyasi temaslarını koruyacaktır ve ana muhalefetteki CTP'nin aksine HP ile daha uzlaşmacı bir ilişki kuracaktır.
Yeni Hükümetin Ajandası
Yeni döneme dair bir değerlendirme yapmadan evvel yeni hükümeti kuran üç partinin de merkez sağ ideolojiye dayandığını ve daha önce birlikte koalisyon hükümetini tecrübe ettiklerini belirtmek gerekiyor. Bunların yanı sıra hükümet programında belirtildiği üzere üç parti de Kıbrıs meselesinin çözümü noktasında iki devletli çözümü savunuyor, anavatan Türkiye ile her alanda yakın ilişkilere önem veriyor ve açılım süreci devam eden Maraş'ın kalan bölümlerinin açılmasını planlıyor. Burada UBP-DP-YDP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Tatar'ın Kıbrıs meselesinin çözümü noktasında iki devletli modeli benimsemesi dikkat çekiyor. Dolayısıyla yeni dönemde Kıbrıs meselesinin çözümüyle ilgili yürütmenin bir bütün halinde uyumlu hareket edeceği ve KKTC-Türkiye arasındaki görüş birliğinin devam edeceği söylenebilir.
23 Ocak öncesinde seçimin ana gündem maddesi koronavirüs salgını ve salgının yol açtığı ekonomik sorunlardı. Bundan ötürü yeni hükümetin öncelik vereceği konu, salgınla mücadele ve salgın nedeniyle ülke ekonomisinin karşı karşıya olduğu sorunların aşılması olacak. Spesifik olarak artan hayat pahalılığı, enflasyon, memurların maaşlarının ödenmesinde yaşanan aksaklıklar ve sık sık cereyan eden elektrik kesintileri yeni hükümetin ajandasında ilk sırada yer alacak. Nitekim Başbakan Sucuoğlu sık sık hükümetin önceliğinin ekonomi olacağını kaydetti. Hükümet programında da ülkedeki ekonomik sorunların nasıl aşılacağı genel hatlarıyla tarif edilmiş durumda.
Bunların haricinde yukarıda ifade edildiği üzere yeni hükümeti tesis eden partiler, Kıbrıs meselesinin çözümü için iki devletli modele destek veriyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte müzakereler yeniden başlasa bile Türk tarafı iki devletli çözüm modeliyle masaya oturacaktır. Ayrıca hükümeti kuran partiler, Türkiye ile yakın ve pozitif ajandaya dayanan ilişkilere öncelik verdiği için yeni dönemde Türkiye-KKTC ilişkilerinde siyasi bir gerilim beklenmiyor. Hükümet kurulduktan sonra konuyla ilgili açıklama yapan Başbakan Sucuoğlu, Türkiye ile ilişkilerin her zamanki gibi üst düzeyde devam edeceğini ifade etti ve Türkiye'ye duyulan sevginin ve bağlılığın tartışılamayacağını söyledi. Hükümet programında yer verilen "Her zaman yanımızda olan anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile tarihsel bağlarımızı ve iş birliğimizi daha da geliştireceğiz" ifadesi de bu bağlamda ön plana çıkıyor.
Sistem Tartışması
Bir başka önemli mesele olarak KKTC'deki mevcut iki başlı yürütmenin karar alma süreçlerini aksattığı ve ülke için istikrarsızlık oluşturduğu hemen her kesimce kabul ediliyor. Örneğin yakın tarihte eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile dönemin UBP'li Başbakanı Ersin Tatar hükümeti arasında Kıbrıs meselesi ve Türkiye ile ilişkiler konularında sorunlar yaşanmıştı. Bu da yürütmenin iki kritik konuda kendi içinde ihtilafa düşmesine yol açtı. Bununla birlikte daha önce UBP, DP ve YDP arasında kurulan fakat kısa ömürlü olan hükümet tecrübesinden görüldüğü üzere ideolojik açıdan birbirine yakın partiler arasında kurulan hükümetler bile kendi içinde anlaşmazlığa düşüp dağılabiliyor. Son olarak KKTC'nin kurulduğu 1983'ten bugüne kadar geçen otuz dokuz yılda (yeni hükümet dahil) yirmi altı farklı hükümetin göreve gelmesi, ülkedeki siyasi kültürün uzun süreli koalisyonlara müsait olmadığına işaret ediyor.
Bu tür sorunlar göstermektedir ki KKTC'nin parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında sıkışmış yönetim yapısı siyasi istikrarsızlıklara yol açıyor. Dolayısıyla KKTC'de bir süredir gündemde olan başkanlık sistemi tartışmasının yeni dönemde ciddi şekilde ele alınması bekleniyor. Bu bağlamda 2022 içerisinde KKTC'de ekonomik toparlanma sağlandıktan sonra başkanlık sistemi tartışmalarının somut bir düzleme taşınacağı öngörülüyor. Konuyla ilgili olarak koalisyon ortaklarının üçünün de başkanlık sistemine geçişe sıcak baktığını belirtmekte yarar var. Muhalefet partilerinden HP lideri Kudret Özersay da 2019'da verdiği bir demeçte ülkenin başkanlık sistemine geçişinin en azından tartışmaya açılmasına olumlu yaklaştığını beyan etmişti. Ana muhalefetteki CTP ise parlamenter sisteme geçişe karşı çıkıyor. Tüm bunlar dikkate alındığında halihazırda Mecliste temsil edilen beş partinin dördünün başkanlık sistemi tartışmasına olumlu yaklaştığı anlaşılıyor.
KKTC'nin Tanınması Meselesi
Son olarak yeni hükümetin önümüzdeki dönemde öncelik vereceği konuların başında KKTC'nin tanınması konusu gelecek. Esasen KKTC kendi başına müstakil bir devlet olmasına karşın sadece Türkiye tarafından hukuken (de jure) tanınıyor. Diğer birçok ülke ve uluslararası örgüt ise KKTC'yi fiilen (de facto) tanıyor. Nitekim KKTC'nin BM gözetiminde yıllardır devam eden barış görüşmelerine katılması, AB ve BM gibi uluslararası/üstü örgütlerle temaslarının devam etmesi veyahut bu örgütlerin sağladığı fonlardan istifade etmesi bu fiili tanımaya somut birer örnek teşkil ediyor.
Bir devletin diğer devletler tarafından hukuken tanınması, bu devletin uluslararası toplum nezdinde temsil edilmesi ve söz hakkına sahip olması bakımından önem arz ediyor. Kıbrıs özelinde ise Ada'da KKTC ve GKRY'den müteşekkil iki müstakil devlet mevcut olduğu halde uluslararası toplum, tüm Ada'yı temsilen Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında GKRY'yi tek devlet olarak kabul ediyor. Bundan ötürü KKTC'nin hukuki mevcudiyeti yıllardır göz ardı ediliyor. Dolayısıyla KKTC'nin Türkiye haricinde diğer devletler tarafından tanınması önemli bir meselesidir. Öte yandan Azerbaycan Milli Meclisi'nden bir heyet 2021 Temmuz ayında ilk kez KKTC'ye resmi temaslarda bulunarak KKTC'nin tanınması yolunda somut bir sinyal verdi. Bununla birlikte yine Azerbaycan'dan iki farklı heyet, 2022 Ocak ve Şubat aylarında KKTC'ye gelip Cumhurbaşkanı Tatar'la görüştü. Bunlara dayanarak kamuoyunda Azerbaycan'ın yakın zamanda KKTC'yi tanıyacağına dair güçlü beklentiler oluşmuş durumda. Bundan ötürü yeni koalisyon hükümeti, Türkiye haricindeki diğer devletlerin de KKTC'yi tanıması için çalışmalarına hız verecektir.