Komplocular hayatımızı işgal ettiler. Ekranlarda onlar, sos-medyalarda, gazetelerde onlar. O komplo bu komplo. Fikrimce bu furyanın esas işlevi net meseleleri örtbas etmek, konuşulmasını önlemek. Asıl komplo o!
***
Kimisi çıkar ekonomist kapağını analiz eder. Şöyle ezoterik şeyler böyle ultrasonik işaretler falanlar feşmekânlar. Saatlerce konuşurlar. Yani bir aylık derginin kapağında adeta zaman makinesi arayanların arasında kaldık, ambulans çağırın efendiler!
Daha dün 7 Ekim başkaldırısında Hamas'la İsrail'in danışıklı döğüş yaptıklarını söyleyenler vardı, unuttunuz mu? Katliam on binlerce kişiye ulaşınca nedense sustu bunlar.
Hep aynı şeyler. 15 Temmuz sözde kontrollü darbeydi! Ne çok söylendi. Darbecilerin başarısız olduklarındaki C planıydı ama komplocular bunu böğürdü her yerde...
***
Bir de Arap Baharı meselesi var. Neymiş, Batının planlı programlı bir komplosuymuş bize! Evet tabii, Arap ülkeleri diktatörlerle yönetilmiyordu, halk büyük baskı altında değildi, küçük bir azınlık dışında millet aç, yoksul, itilmiş kakılmış değildi! Yediden yetmişe bütün millet CİA yüzünden ayaklandı, demokrasi istedi, seçim istedi ha? Böyle mi yani?
Ya siz bizim beynimizi peynir ekmekle yediğimizi mi düşünüyorsunuz yoksa?
Bütün Müslüman coğrafyasında halklar isyan etti, temsil istedi, özgür seçimler istedi. Mısır'da mesela halk ayaklandı, demokrasi şehitleri verdi. Diktatör devrildi, seçimlere gidildi, en örgütlü yapı olan Müslüman Kardeşler kazandı. Bu da mı komploydu?
Mursi'nin partisi ülke yönetmeye hazırlıklı değildi. Fikriyatı buna müsait değildi. O netameli geçiş döneminde yapılması gerekenleri yapamadılar. Ondandır bizim cumhurbaşkanımız orada, o mecliste "laiklik" vurgusu yaptı. O da mı komplocuydu?
Ardından Sisi darbesiyle alaşağı edildiler, demokrasi devrimi fiyaskoya çevrildi. Türkiye Cumhuriyeti darbelere savaşmıştı, darbeleri meşru göremezdi, doğru şeyi yaptı Sisi'yi protesto etti. Devletlerin sadece milli çıkarları yoktur çünkü, bir ahlâkları da vardır ve olmalıdır. Bizimkiler bunu dünyaya gösterdi.
Arap baharı Müslüman coğrafyada bir değişim isteğiydi ve dibine kadar haklıydı. Fakat bir şey ortaya çıktı, Osmanlı yenildikten sonra oralarda devleti yönetecek bir akıl birikmemişti. İsrail'in karşısında eziktiler. Diktatörler milletin beynini dumura uğratmıştı. Osmanlı devlet aklı bin yıllık bir yönetim aklıydı. Bu açığa çıktı. Bu akla şiddetle ihtiyaç vardı...
Ondandır seçimle gelenler diktatörlerle gitti. Diktatörlerin arkasında ABD vardı, MOSSAD vardı. Halkın arkasındaysa...
Biz serbest gezen hakikat yolcularının kalplerindeki o sızı kaldı...
***
Batının hegemonları bu coğrafyanın demokrasiyle taçlanmış müreffeh topraklar olmasını ister mi? İsrail ister mi esas, İsrail? Bakın bu Müslümanlar rüşvetçi diktatörlere layıktır, demek varken! İsterler mi aydınlansın bu iklim?
Çözüm sürecini hatırlayın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokrasisiyle ileri atılmak için iç barışı sağlama yoluna gidince nasıl uzamıştı terörün ve terör sevicilerin dişleri unuttunuz mu? Biri gitti, biri geldi oralara Batılı-İsrailli ajanların. Aman ha dediler, sakın ha dediler. Biri gitti biri geldi en devletçi görünenlerin, o soğuk savaştan kalmış bağnaz aklı evvellerin. Çünkü bu güzel ülke başarsaydı eğer ne bugünkü ekonomik problem ne de abuk sabuk çatlamalar olacaktı. Demokratik bir anayasa yükselince, hâlâ orada burada başörtülü insanlara çemkiren boyası akmış sarışınlar bu denli işgal etmeyecekti gündemi. Kabile asabiyesinin çirkin sırtlanlarıysa 3. sınıf korku filmlerinde ancak...
Bunları bilmiyor muyuz hepimiz?
***
Geçmiş gün, doçent moçent biri bana yekten dedi ki: "THY uçakları İstanbul'un üstünden geçerken 'Rodon' gazı salıyor. İnsanlar uyuşuyor, ondan hep AKP kazanıyor." Yanımdaki arkadaş dayanamadı: "Ya tam nereye sıkıyorlar gazı birader, gitsek de altında dursak..."
İlk o zaman anladım komplo kafasını. Sizi bilmem ama ben Rodon'u yiyince ayıldım...