Ne eksantrik zamanlardayız. Bazıları gerçekten beynini aldırmış. Bir başıboş köpek sorunu var ama esas olarak bir "Neandertaller" sorunu daha çok var. Bir geri tekâmül, "kuyruksuz primata geri dönme" sendromu...
Öyle ki kendine sosyalist diyen (hem de kadın) bir milletvekili, imamı öldürmekten, evin önünde oynayan çocukların üstüne kızgın yağ dökmekten bahsediyor, evlatları vahşi sürü tarafından parçalanmış ana babaya ortalık yerde hakaret edilip ağlatılıyor.
Ne vicdan ama!
Bu hanım sosyalist, düşünebiliyor musunuz? Yerli olan küçük bir azınlık dışında bu ana akım Türk Solu gerçekten hastalıklıdır. Bunların "sosyalle" falan hiçbir alâkaları, ilgileri yoktur. Ama cazgırlıkta mastır yapmışlardır. Disleksidir bu arkadaşlar.
Öğrenme eksikliği ve dogmatizm...
***
Öyle ham bir çökelektir ki bu, başları her sıkıştığında "Cumhuriyetimiz, Atatürk'ümüz" diye sayıklamaya başlarlar. Çünkü ne demokratik bir cumhuriyet hakkında ne de post modern kolektif devlet hakkında söyleyecek şeyleri yoktur. Zâtıalilerine tarih üstüne biraz zorlayıcı sorular sorsanız, "Laiktir laik kalacak" şeklinde rakı bardağını havaya kaldırırlar. Yani süfli bir paranoya... Bu denli yabancılaşmış, zombileşmişlerdir. Dünyanın ayağa kalktığı Gazze'deki insanlık katliamı, şu bu umurlarında değildir bunların. Ceplerinde mama tröstlerinin markası dolanırlar sokaklarda. Dolanır sokakta, insan düşmanı bir "köpek-manya!"***
Normalleşme, ortak bir dille söyleşme, meseleleri birlikte halletme lafını eder dururuz. Dilimizde tüy biter, bunların kini şirretliği bitmez. Demokrasi yok mirim, diye konuşurlar, demokrasi başka birini 20 yıldır seçince depresyon hapları zirve.***
Bu çağın insanı ve Müslümanız. Çağla konuşur, çağa yaklaşır, öyle yazarız. Şöyle düşünürüz, Müslümanlar kendilerine, Kemalistler kendilerine baksın diye. Çünkü asıl iş kendini eleştirmektir. Biz böyle öğrenmişizdir kâinat kitabından. Kendini bil kendini tanı, zâtını nefs muhasebesinden geçir, sonra konuş denmiştir bize. Onu yaparız, nerede hata yaptık diye bakarız. Bakarız da şu karşıdaki köpürmüş kitle hep aynı tas aynı hamamdır, hem de zillice...***
***
Tam bunları yazarken içimden tok bir ses fısıldadı zâtıma: