Aydın sadizmi deyince aklınıza şu mahalle bu mahalle gelmesin. Toptan bir sosyolojiden bahsediyorum. Kendini aydın ve ayrıcalıklı olarak gören kesimlerden.
Kendilerine münevver ya da entelektüel demeleri bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren şey bu seçkin elitin davranış biçimi. Halkı 12 yaşında bir çocuk olarak gören ve bilgiç otoriteler kurarak sakil fikirler dikte eden huysuz bir yaşam formu.
Tamam da sadizm nereden çıktı diye sorabiliriz. O bizzat "ayaklı kütüphanenin" "Batıcıl ansiklopedik bilginin" bilgiyi sunuş biçiminden geliyor. Ya Tanzimat Türkçesiyle anlaşılmaz bir dil ya da İngilizce Fransızca kelimelerin boca edildiği sıkış tepiş bir lisan. İnsana, "Bu adam bu kadar anlaşılmaz konuşuyorsa ne büyük aydın, ben bunun yanında böceğim be!" dedirtecek bir durum.
Kıvrık kaşlı ulemalar topluluğu. Alıntı sarhoşları, entel ıstıraplar. Kendi aralarında özel bir alfabe kullandıkları izlenimi veren dinli-dinsiz bir ruhban. Nemrut, bağırgan ve sirke suratlı.
Pîrim anneannem bu tiplerin hamile kadınların önüne çıkmasının bebeğin sağlığı için tehlikeli olduğunu söylerdi. Eski kadınlar mevzuya uyanmıştı!
***
Fakat meselenin dibi "aydınlanma" olayına dayanmakta. Burjuvazi sanayi kapitalizmine yürürken, (Fransız devrimi) kilise ve aristokrasiyle kapışmış, kendine alan açmış. 16. Yüzyıldan başlamış 19. Yüzyılda zirveye varmış. Bizim muhafazakâr geleneğin de hayran olduğu bu sanayi kapitalizmi bugün Batının harbi aydınları tarafından, dünyayı zehirledi, kirden pastan mahvetti, yüzde 10'un lehine yüzde 90'ı ezdi, ayırdı, ötekileştirdi diye yerin dibine batırılmakta...***
Genç Osmanlılardan başlayarak bizimkiler de Kadızâde Müslümanlıklarını (teleskopla meleklerin bacaklarının dikizliyorlar kafası) batıya taşıyıp oradan "kafa bi'dünya" dönünce... Devlet-i Âli de olan bitenin aslını esasını göremeyince, İttihat falan, sömürgecilere yenildi. Yeni cumhuriyet direniş zamanında söylediklerini yutan otoriter tek partiydi. Madem bizim medeniyet yenilmişti o zaman terk edilmeliydi...