"Evladım iyisin hoşsun da acelecisin! Bu aceleyi ne yapacaksın bilmiyorum. Senin imtihanın da bununla olacak herhâlde."
Derdi anneannem. Geylâni dergahında yetişmiş o tonton bilgeyi anlamam için yıllar gerekti. Bir yarış olarak biçimlenen ve hıza tapınılan modern hayatta fastfood kafasıyla ter tepelek koşarken ilk pirim anneannemin ne demek istediğini içimden bir ses; "Yarış bitti," dediğinde anladım...
***
Duygu, düşünce ve davranışlarında sabırsızlık gösteren insanlara her yerde rastlıyoruz. Bu kimseler daima acele ederler. Düşünmeden kanaatlerini belirtirler ve bu yüzden de çoğu kez hata yaparlar. Bu tip insanlar sizi dinler gibi görünürken bile verecekleri cevabı düşünürler.
Acelecilik; giyimlerinde, yeme-içmelerinde, yürüyüşlerinde, haddizâtında yazılarında kendini gösterir. Sabırsızlık ve acelecilik, içinde yaşanılan zamandan ve mekândan bir kaçıştır aslında. Sıkıntılı bir durumdan bir an evvel kurtulma, rahata erişme eğiliminin bir belirtisi. Aceleci, enine boyuna düşünmeyi, tedbirli ve temkinli olmayı yadsır. Aceleci insan, arzuladığı hazza ulaşmak için dandirikten kitaplar yazabilir, göstermelik filmler çekebilir. Gelecek güzel günlere füze hızıyla ulaşmak için palas pandıras işler yapabilir...
Peygamberleri inkâr edenler de tersinden aceleci tiplerdir. Resullerine "Haydi senin tanrın gazabını göstersin de görelim!" şeklinde konuşmuşlardır.
***
Sağduyuyla değil, dürtülerin etkisiyle hareket etmek aceleciliğin ortaya çıkışında etkili olur. Acelecilik stres kaynağı olur. Kişi kendisinden hep daha çok şey bekler. Artan beklentiler her zaman mantıklı olmaz ve hayâl kırıklıklarına, çöküntülere yol açar.
Ki, aceleciliğin hâkim olduğu birey ve toplumlarda cehalet öne çıkar. Aceleci kişiler bir konfora ulaşmak için bilgisizce, mesela depremlerde mezarlığa dönüşen temelsiz apartmanlar diker, maden ocaklarının atık havuzlarına ihtimam göstermez ve kaybettiğimiz canların ve dahi çektiğimiz acıların müsebbibi olurlar. Basireti açık olanlar için aceleciliğin pişmanlığı, o şişik faturalar âyan ve de beyandır...
***
Acelecilik, psikiyatride davranış bozuklukları arasında değerlendirilir. Günümüzün dörtnala ve de alelacele gidişatına uyum gösteren kişilerin başlıca gerilimi, zaman sıkışıklığı duygusudur. Tek düşünceleri daha atik davranmak, sınırlı zamana en fazla işi sığdırmaktır.
Hipokrat'a göre aceleci yaratılıştaki insanın özelliklerinden birisi çabuk kızma, atak ve heyecanlı olmadır. Sıklıkla yersiz kararlar verirler...
***
Arapçada "el-acele," yavaşlığın zıddı anlamına gelir. Acele kelimesinin asıl anlamı, güdü ve eğilimlerin dürtmesiyle bir şeyin gerçekleşmesini vakti saatinden önce ve de âcil olarak istemek...
Acelecilik Kur'an'da yerilen bir karakter olmakla birlikte, Allah'ın rızasını kazanmak için sergilenen acele davranış olumlu karşılanmıştır. Kur'an aceleciliği her yönüyle olumsuzlamaz. Yapıcı ve gerekli olduğu durumlarda; iyilikte, borcunu ödemede, arınmada atak davranmayı onaylar.
Bununla birlikte her insanda az ya da çok aceleciliğin bulunduğunu, insanın doğasında böyle bir eğilimin var olduğunu da söylemeliyiz. "İnsanın tabiatında acelecilik vardır. Öyle acelecidir ki, sanki insan aceleden yaratılmıştır. (Enbiya)" denmiştir...
İnsanlara acelecilik gibi çeşitli eğilimler verilmiş sonra da bunları kontrol edebilme kabiliyetiyle donatılmıştır. Genellikle kontrolsüz ve sonuçlarını düşünmeden hareket eden aceleciler finalde hep hüsran yaşarlar. Yaşamışlardır.
***
Anneannem daima haklıydı. Çoğumuz birer telâşe müdürüydük. Çağımız acele çağıydı ve bu yüzden takılıp düşüyorduk. Acelenin karşısındaysa serin ve irfanî bir kelime bize göz kırpıyor: "Teenni!" Teenni bir durup düşünmek anlamına geliyor. Bir adım geri çekilerek mevzulara bakmak. "Teenni Rahman'dan, acele ise şeytandandır" demiş Ömer Nasuhi Bilmen.
Evet, sınavımız bununla...
Meraklısına:
İnönü Ünv. Abdurrahman Kasapoğlu-İnkâr ve Acelecilik makalesinden faydalandım.