Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Neyi ölümüne istiyorsan, sen osun

Başlamadın, bitmeyeceksin...
Bir ömür, bir saniye bile değildir senin ebediyetine nispetle. Doğmadın ki ölesin! Var olmadı ki kâinat son bulsun.
Kıyamet günü bugün değil midir? Herkes kıyamda, herkes "ben" demekte. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Herkes başa geçmek arzusunda, hakimiyet peşinde, galibiyet sevdasında... Ne senin ne benim olan bir dünyadasın. Merhum Serezli Sabri Efendi'nin sözüdür:
"Ne senindir ne benimdir, o vakit bu kavga neden?"

***


Allah gözükmez, zira O her şeyin yokluğudur. Yok olan şey görülür mü?
Biliyoruz ki hiçbir nesne bizi tatmin etmeyecektir. Allah yolunda doymak, tatmin olmak yoktur.



Biz bir varlık sıtması içindeyiz, varlık sıtması geçirmekteyiz. Bu varlıktan kurtulunca beraata kavuşuruz. Asıl olan beraattır, aklanmadır.
Asıl olan 'yokluktur' lâkevndir, 'vücutsuzluktur' lâvücuttur, yani hiçtir...

***


Resulullah'ın ismi şerifi anıldığında, öteden beri elimizi sinemize kaldırmamız, manası unutulmuş bir edep alametidir. Sanki bu el gayri ihtiyari, "Dışarıda arama, iş sendedir!" der.
Şu bin kahrını çektiğimiz ve beden, cisim dediğimiz, dünyanın en ince makinesinde, en ince bilgisayarında, ezel'i, ebed'i anlayabilen, düşünebilen, kabul edebilen o gizli noktadadır. Yunus'un 'bir ben var benden içeri' dediği noktadadır bütün esrar...
Bize bin türlü kahreden, ama lütuflarını da esirgemeyen cismimizdir, bedenimizdir. Buna 'Gölge' diyor Cüneyd Bağdadi hazretleri. Ruh bahsi geçiyormuş bir mecliste, Cüneyd Bağdadi buyurmuş: "Ruhlarımız gölgelerimizdir, gölgelerimiz ruhlarımızdır." Gölge ile kastettiği bedenlerimiz, cisimlerimiz. Bedenlerimiz aynı ruhlarımız, ruhlarımız aynen bedenlerimizdir.
İnsanlık tarihinde söylenmiş en büyük sözlerden biridir. Teyidi, şanı büyük Kuran-ı Kerim'de var:
"Senden ruhu sormaya geliyorlar, senden ruhu sorarlar; de ki: kul er-ruh min emri rabbi. De ki: Ruh rabbimin bildiği işlerdendir, rabbimin kudretindedir."

***


"Ararsan bulursun" der Allah. Değil mi ki arıyorsun, bulacaksın!
Bilmek seni bitmekten alıkoyar. Yaratılışın sırrını bilseydin, cihanı ıslaha çalışmazdın.
Var dediğin yoktur, yok dediğin vardır! Hamdolsun ki bilinecek, bulunacak bir nesne yok...
Yaradılış dediğimiz bilançonun kâr-zarar hesabı ancak yokluk ile kapatılır. Hiçbir şeyin olmadığı yerdedir her şeyin kökü, menşei...
Hayatımız hayaldir. Doğuşumuz da hayal, ölümümüz de. Sürpriz makamından önce mutmain, tatmin olmayacağız.
Hakikati araştırmakta, tahkikte ilerledikçe işin ilim, tahlil, gözlem tarafları kâfi gelmez. Cezbe ile kendinden geçme, mestanelik tarafı da icap eder. Asıl mestanelik odur ki sen semada dönmeyesin, sema senin etrafında dönsün. Her şey senin içindeki ben etrafında döner. O iç ben yerinde durur, hareket etmez.
Burada iken burada olmayasın. Varda iken yokta bile olmayasın. İşte hep bu halde olmalı...
Dünya üzüntüleri Amazon'un üstündeki çer-çöp gibidir. Hep nehre sürüklenir. Sen Amazon'un kendisisin!

***


Çok yanıp uzun müddet tüteni sever Allah, tıpkı günlük gibi... Kim ki herkesten çok yanmıştır, o Cenabı Hakk'a en yakın olandır. İnsanın akıl yaşı, çekmiş olduğu elemler kadardır...
Melekler ilahi kuvvetlerdir. Mikail: Aşk ve muhabbet. İsrafil: Hayat verici. Sır oradan gelir, her an sırrı örtmektedir. Azrail: O da rahimi temsil eder.
Bütün sıfatların başı bahttır. Kısmettir, nasiptir, talihtir, şanstır...
Meraklısına:
İstanbul'un son âlim kişilerinden Hasan Lütfi Şuşud'un sohbetlerinden Melih Yonsel'in derlediği Tasavvufun Derinliklerinde Bir Gezinti isimli kitaptan alıntılar.
Affa sığınarak açıklayıcı bazı eklemeler ve kurgu yaptım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA