"Trump derken John F. Kennedy hariç hiçbir başkanın karşı karşıya kalmadığı bir riskle, suikast tehdidi ile bertaraf edilmeye çalışılan bir siyasi figürü kast etmiş oluyoruz, unutmayalım. O kurşun ile kulağına kan suyunu akıttılar diyelim, kulağına kar suyunu akıttılar deyiminden mülhem. Lâkin Trump geri basmadı, bizim Adana lafıyla 'anarya' yapmadı."
Yukarıdaki satırlar, 10 Kasım 2024'te bu köşede yayınlanan Kapitalizm'in şatosundaki bıçkın CEO / 2 başlıklı yazıdan. Donald Trump, ikinci başkanlık dönemi için 20 Ocak'ta koltuğu oturur oturmaz vaatlerinin bir kısmını yerine getiren kararnameler imzaladı. Bunların başında elbette ABD'nin Dünya Sağlık Örgütü ve Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesi geliyor.
Bunun haricinde muhtemelen ekürisi Elon Musk'ın da teşvikleriyle dijital varlık stoku çıkarma amacına matuf kararnameyi imzaladı. Kripto para piyasası da Boğa Sezonu için Trump'ın gelişini bekler gibiydi. Son rakamlara bakılırsa kripto para türünün babası sayılan Bitcoin, 105 bin doları aşmış vaziyette.
Trump, kripto para konusunda bu işlerin çarı olarak nitelendirilen David Sacks başkanlığında bir çalışma grubu kurdu. Tabii karar, bir Bitcoin ya da kripto para rezervi oluşturmuyor. Ancak bu alanın siyaseten önünü açıyor. Ki kripto para piyasasındaki yeşil oklar da bunun tezahürü.
İkinci Trump döneminin hızlı başladığını gösteren bütün yeni kararnameler, 47. ABD Başkanı'nın 'America first' (Önce Amerika) konseptine hizmet eden türden olduğu görülüyor. Misal yasadışı göçmenlerin sığınma randevularının durdurulması, ana babası ABD'li olmayan birinin çocuğunun sırf orada doğum yapıldı diye vatandaşlık alamamasını temin eden kararnameler bunun en net delili. Tabii, ABD Anayasası'nın 14. Ek Maddesi Trump'ın imzaladığı bu kararnameyi yekten hükümsüzleştiriyor. Ne diyor o madde, bakalım: "ABD sınırları içinde doğan her kişi ABD vatandaşıdır."
Bu açıdan kararnamelerin bir kısmı Yüksek Mahkeme eksenli hukuki tartışmalara konu olabilir, ancak Trump bütün bunlara da hazırlıklı görünüyor. Tıpkı John F. Kennedy suikastı başta olmak üzere kimi eski derin hadiselerin üzerindeki sır perdesini kısmen aralayacak biçimde CIA belgeleri üzerindeki gizliliği kaldırmasının devlette ortaya çıkaracağı komplikasyonlara hazırlıklı olduğu gibi...
Tabii bu arada o meşhur ve ABD için meşum 6 Ocak 2021'de Kongre baskını sebebiyle tutuklanan bin 500 kişi için af çıkardığını da unutmayalım Trump'ın. Ezoterik QAnon grubundaki taraftarlarını unutsa olmazdı tabii.
İmzalanan bir diğer önemli kararname, 'Yapay Zekâ geliştiricilerinin ürünlerinin güvenliği ve emniyeti hakkında federal düzenleyicilerle veri paylaşmasını gerektiren uygulamanın kaldırılması' oldu. Bu kararda da elbette yine Musk'ın etkisi aşikâr. Yalnız bu kararın şöyle bir riski var: Bunak Biden, Yapay Zekâ'nın kötüye kullanımını engellemek için önceki kararnameye imza atmıştı. İmdi Yapay Zekâ'nın önü, daha doğrusu onu kullanan çok uluslu teknoloji tröstlerinin önü açılıyor.
MUSK, TWİTTER'I ALINCA DEĞERİ DÜŞTÜ
Öte yandan Meksika Körfezi'nin isminin Amerika Körfezi olarak değiştirme niyeti gibi fikirler; Trump'ın, önümüzdeki dört yıl boyunca ülkenin emperyalist siyasi damarını diri tutacağının göstergesi. Gerçi bu isim değişikliği de Trump'ın ekürisinin Twitter'ı X'e dönüştürdüğü halde platformun halen eski adıyla anılması gibi bir sonuç doğurabilir. O körfeze muhtemelen herkes Meksika Körfezi demeye devam edecek. Ben yaptım oldu ile olmayacağının en güncel göstergelerinden biri Twitter'ın, Musk aldıktan sonra maddi ve bilgisel değerinin sürekli düşmüş olmasıdır.
Trump'ın Panama Kanalı'na veya Grönland'e çökme amacını açık etmesi ise bugüne dek hep İngiliz tarz-ı siyasetiyle gölgelenmiş demokrasi soslu emperyalizmin yerine Roma modeli açık bir emperyalizmin dolaşıma sokulduğunu göstermesi bakımından önemli. Trump, ülkesinin hayat damarlarından biri olan son aşamaya gelmiş kapitalist emperyalizmi Orta Doğu gibi uzak ve tehlikeli coğrafyalardansa "Kendi periferimde, çevremde tatbik ederim" diyor. CEO kafası ve ekonomik açıdan işlevsel. Trump, ağabeyinin 1981'de alkol bağımlılığından ötürü hayatını kaybetmesinden sonra alkole daha da mesafeli bir adam haline geldi ve hayata daha keskin çizgilerle bir 'savaş' olarak bakmaya başladı. Bu bağlamda Pirus Zaferi'yle sonuçlanacak olsa bile girdiği her çatışmayı kazanmayı kendisine bu dört sene içinde ülkü edinecektir.
11 Ekim 2020'de bu serinin ilk yazısında Trump'ın özellikle hasım gördüklerine karşı bıçkınlaşacağını yazmıştım. Bu bıçkınlığın ABD içine yansıdıkça dünyayı rahat ettireceğini, ama kafayı kaldırdıkça dünyayı şimdi olduğundan daha kötü hale getirebileceğini öngörmek için kâhin olmaya gerek yok.