"Dünyadaki canlıların; yüzde 90'ı insan ve insanın tahakkümündeki evcil hayvanlardan oluşuyor. Kabaca yüzde 70 evcil hayvanlar, yüzde 20 insan, yüzde 10 vahşi hayvanlar diye bir tasnif yapmak mümkün.
Peki; dünyada takribi kaç kurt var: 200 bin... Buna karşılık kaç köpek var: 500 milyon civarı. Bunlar arasında başıboş köpek de var, evcil de... Şehirde yaşayan köpek diye tasnif edelim. Kaç aslan var: Toplam 40 bin. Ama buna karşılık 600 milyon evcil kedi var. Aslanı; yüzyıllar içinde kediye boğdurmuşuz, haberimiz yok."
Evet hakikaten öyle, aslanı kediye boğdurmuşuz ve Müslüm Baba jargonuyla söylersek haberimiz yok! Yukarıdaki iki paragraflık alıntı, iki hafta önce bu köşede yayınlanan 'Büyük Uyku tartışması' başlıklı yazıdan. İnsan doğaya binyıllarca hükmetti, bu egemenlik sürecinde dünyanın dengesini bozdu. Şimdi şehirlerde kendi güvenliğini tehdit eden sorunlarla karşı karşıya. Bunlardan biri, sokak köpekleri sorunu. Giderek bir milli güvenlik meselesine evrildiği için önemli.
Daha önce rakamları vermiştik, ama altını çizmekte fayda var. Türkiye'de köpek nüfusu sayımı yapıldı; sayılan 2 milyon, ama tahmini nüfusun 4 milyon olduğu belirtiliyor. Ve daha önemlisi bu üreme hızı ile sokak köpeklerinin sayısı 2030'da 50 milyonu bulacak.
ÇÖZÜMÜN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
İmdi... Her bir vatandaşın ailesini yakından ilgilendiren, sokağın gündeminde aylardır, hatta yıllardır derin bir dalga halinde yükselen başıboş köpek meselesinin çözümünün önünde engeller var. En büyük engel kamuoyunun, bir oran vermek zor olsa da kahir ekseriyetinin bu sorunun çözümünden yana olsa da 'aleyhte kamuoyu'nun lobi ve propaganda gücünün fazla olmasından ötürü yeterli desteğin sağlanamamış olması. 2000'lerin başında ülkeyi kasıp kavuran Kurtlar Vadisi dizisinden mülhem söylersek ülke 'Köpekler Vadisi'ne dönmüş, ancak halen köklü çözüm için adım atma konusunda tereddütler var.
Elbette AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla bu sorunun çözümü için kolları sıvamış durumda, bu derin sorunun çözümü için kamuoyunun tam desteğinin sağlanması da elzem.
Peki; çözüm ne? Kısırlaştırma artık tek başına yeterli değil; fakat yine de yapılmalı. Artık barınaklara yerleştirme de tek başına çözüm değil, ama bu da yapılmalı. Onun ötesinde eğer hayvanlar sahiplenilmezse 'Büyük Uyku'ya yatırma gündeme gelecek. Buna ötanazi diyen de var, öldürme, cinayet, katliam diyen de...
Karşı tarafta ise sosyal medyada yarı şaka yarı ciddi köpekleri Uzak Doğu'ya göndererek sorunu çözmeyi önerenler bile var.
Sokak köpekleri sorunu, bu aşamaya gelmeden çözüm bulunabilir miydi? Erken tedbir alınsaydı bulunabilirdi, evet. Yerel yönetimlere bu konuda sorumluluklar düşüyordu. Sokak köpeği nüfusunun bu derece hızlı, neredeyse entropik, düzensiz çoğalmasına izin verilmemeliydi. Sorun, çoğalma hızı.
Bu çoğalma hızıyla ülke, hakikaten 'Köpekler Vadisi'ne dönecek. Şehirlerde kurtlara özenerek sürü halinde yaşayan, çeteleşmiş köpek topluluklarının sayısı artacak. Ve bunlar çocuk, yaşlı, kadın gördüğü zaman saldırmaya temayüllü olacak.
İNSAN VERSUS İNSAN SORUNU
Bu durumlarda, yani av mısın, avcı mısın açmazlarında doğanın yasaları gereği güçlü olan zayıfı bertaraf eder. Bu, hep böyle olmuştur. Sokak köpekleri meselesinde de en nihayetinde olacak olan odur. Bu konuda pek çok tartışma yaşanacak, tepkilerin daha da şiddetleneceğini de göreceğiz. Çünkü konunun ekonomik boyutu da var. Ama en nihayetinde siyasi ve insani boyut (bu bağlamda 'insani'yi insana uygun anlamında kullanıyorum) ağır basacak ve çözüm kamuoyunda tartışmalar yoğun olsa bile insan merkezli olacaktır.
Sokak köpekleri meselesi; makro ölçekte bakıldığında ayların, hattı yılların değil, yüzyılların sorunudur ve insan için bir gecikmiş 'bumerang'tır. Aslanı kediye, kurdu köpeğe boğduran insan; çocuklarından ve yaşlılarından başlayarak şimdi 'Köpekler Vadisi'nde kendini korumak zorunda. Ama çözüm için adım atmadan önce tür olarak kendi içinde bir tartışmayla kazanabileceği bir mücadele bu. Yani denklem, Latince versus (karşı) kelimesinden ilhamla söylersek insan versus sokak köpekleri değil, insan versus insan denklemidir.