"Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları...
Kimin kimi yiyeceğine su karar verir." Bu Afrika atasözü, geleceğin savaş nedeni konusunda yeterli ipucu veriyor. Öyle ki, Latince'de savaş nedeni anlamına gelen ve diplomaside sık kullanılan 'casus belli' terimi yakın gelecekte 'su'yu mecazi olarak anlatır hale gelecek. Amerikan Ulusal İstihbarat Teşkilatı'nın 2012'de hazırladığı bir rapora göre, dünyada içme suyu kaynakları 2040'ta talebe cevap veremez hale gelecek.
2030'da bile su talebi ile arzı arasındaki fark yüzde 40'a çıkacak. Küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkisinin 2040'tan sonra daha da artması ile su savaşlarının kapıya dayanacağı öngörülüyor.
Bu kötümser, ama gerçekçi öngörünün ilk gerçekleşeceği yer Amerikan istihbaratına göre Yemen. Ortadoğu, Güney Asya ve Kuzey Afrika, su kıtlığının en şiddetli hissedileceği bölgeler olarak sıralanıyor.
BM, 28 Temmuz 2010 tarihli bir kararla, suya erişim hakkını temel insan hakkı olarak tanıdı, ama diğer pek çok küresel soruna çözüm üretmediği gibi bu konuda da somut bir adım atmış değil. Sadece istatistik yayınlıyor. BM verilerine göre dünyada şu an 884 milyon insanın güvenli içme suyuna erişimi yok. 2050 itibariyle bu sayının 5,7 milyara çıkması bekleniyor. Bu da o zamanki dünya nüfusunun dörtte üçü demek. Çözüm önerisi ise yok.
TÜRKİYE EN BÜYÜK 11. SU PAZARI
Türkiye, petrol ve doğalgazdan farklı olarak su kaynaklarına sahip bir ülke olduğu için su arzında kilit konumda. Özellikle büyük şehirlerde suya en çok ihtiyaç duyan ülkelerden biriyiz. İstanbul'da günlük ortalama toplam tüketim yaklaşık 3 milyon metreküp.
İçme suyu, su sorununun en önemli boyutu.
Türkiye şu anda dünyanın en büyük 11. şişelenmiş su pazarı. Su pazarı her yıl yaklaşık yüzde üç büyüyor. 2012 yılında su sektörünün toplam cirosu 3,7 milyar liraydı.
Artık 5,5 milyar lirayı aşmış durumda.
Şişelenmiş su sektörüne yabancı ilgisi yüksek. Marka ismi vermeyelim ama ekonomik savaş içinde olduğumuz ABD şirketlerinin ve Yahudi sermayesinin yönettiği şirketlerin de aralarında bulunduğu firmalar sektörde azımsanmayacak paya sahip.
İsrail ve Yahudi sermayesinin suya ilgisi boşuna değil. İsrail, su kaynakları açısından sıkıntılı bir bölgede kurulduğu için suyu üretmeye dayalı bir politikaya yönelmiş durumda. Yer altı sularını birden fazla arıtarak tekrar tekrar kullanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ile her ne kadar şimdilik suya ihtiyaçları olmasa da İsviçre ve Danimarka da aynı yöntemleri kullanan ülkeler.
Şişelenmiş su markalarının en önemli sorunlarından biri kaynak sıkıntısı. Büyümek isteyen markalar kıt su kaynakları nedeniyle sıkıntı yaşayabiliyor. Bununla birlikte kimi şirketler kaynak operasyonlarıyla 20-30 yılı garanti altına alabiliyor. Şişelenmiş su kaynaklarına sahip yörelerimiz arasında öne çıkanlar şunlar: Bursa, Isparta, Sakarya, Yozgat, Konya, Erzurum, İzmir, Sapanca, Uludağ, Köyceğiz, Kırklareli, Balıkesir, Lüleburgaz, Giresun, İstanbul Kemerburgaz, Aydın, Çorlu, Tunceli, Isparta Akağaç, Sakarya Gökağaç, Nazilli ve Burdur.
Yarı kurak iklim kuşağında bulunan Türkiye'de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1,519 metreküp. Bu rakam, Türkiye'yi su sıkıntısı çekme potansiyeli bulunan ülkeler arasına dâhil etmeye yetiyor.
Türkiye'de 2030 itibariyle kişi başına düşen su miktarının 1100 metreküpe düşmesi bekleniyor. Bu da Türkiye'nin su fakiri ülkeler arasına girebileceğini gösteriyor.
SUYU AZGIN AZINLIK KONTROL EDİYOR
Dünyadaki suyun yüzde 85'inin dünya nüfusunun yüzde 12'si tarafından kontrol edildiğini belirtelim. Dünya nüfusunun yüzde 60'ını barındıran Asya kıtası, kullanılabilir suyun yüzde 36'lık kısmına sahip.
Buna karşılık dünya nüfusunun sadece yüzde 6'sının yaşadığı Güney Amerika'da kullanılabilir suyun yüzde 26'sı bulunuyor.
Sadece Amazon Nehri dünya üzerindeki kullanılabilir suyun yüzde 15'ini oluşturuyor.
Ortadoğu ise, nüfusu yoğun ama su kaynakları kıt olduğu için şanslı değil.
Medeniyetin ve aynı zamanda ilk savaşların beşiği olan ve ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerce kontrol edilmeye çalışılan Ortadoğu, su savaşlarının da beşiği olmaya namzet. Sular çekildiğinde yine, yeniden karıncalar gibi bölgeye üşüşecek olanlar da yine onlar olacak.