ABD seçimlerini onca davaya, kulağından kurşunlanmasına, büyük medyanın saldırılarına rağmen Donald Trump kazandı.
Sadece başkanlık da değil, Temsilciler Meclisi ve Senato da artık Cumhuriyetçi... Trump eskisinden çok daha güçlü ve ciddi bir tecrübeyle küresel dünyanın merkez ülkesi ABD'yi yönetecek. Son 4 yılda müesses nizam, yaptıklarıyla Trump'ı yola getirdi mi bilmiyorum ama onu da iktidara taşıyan, dünyayı da sarsan "milliyetçi" ya da "milli" dalga oldu.
Seçim sonrası yaptığı ilk konuşmada bunun ipuçları vardı:
"Bu Amerikan halkı için, Amerika'yı yeniden büyük yapmamıza imkân verecek muhteşem bir zafer. 47'nci başkan seçilmem dolayısıyla Amerikan halkına teşekkür ediyorum. Ülkemizin iyileşmesine yardımcı olacağız. Sınırlarımızı güçlendireceğiz. Ülkemizle ilgili her şeyi düzelteceğiz."
Tabii bu, ABD'nin tam anlamıyla içe kapanacağı ve küresel hesapları bir yana bırakacağı anlamına gelmiyor. Trump'ın o alanda nasıl bir siyaset izleyeceğini, başta Ukrayna-Rusya savaşı olmak üzere bölgesel savaşları bitirip bitiremeyeceğini, Ortadoğu'dan çekilip çekilmeyeceğini, AB'ye nasıl bakacağını göreceğiz. Ama en vahimi, İsrail ve soykırımcı Netanyahu'ya vereceği destek. Türkiye'yi de yakından etkileyecek bu desteğin nasıl bir Ortadoğu fotoğrafı ortaya çıkaracağını düşünmek bile ürkütücü.
Acaba Trump, ikinci iktidarında, öncülük ettiği İbrahim Anlaşmaları'yla Filistin'i yok sayan siyasetinin 7 Ekim'de nasıl bir Aksa Tufanı isyanına yol açtığını görür mü?
Trump'ın geri dönüşünü sağlayan dip dalga aslında dünyada da giderek yükselen siyasi dalganın bir benzeri. Bu yüzden ABD seçimlerini izleyen dünyalılar da Trumpçılar-Harrisçiler diye ikiye bölündü. Öyle ki sadece Türkiye'de değil, Batı hayranı birçok ülkede Kamala Harris kaybetti diye yüzleri asılan, yas tutanlar oldu. Oysa aralarında çok büyük farklar yok. Ne yazık ki bu gerçek görülmediği için Türkiye dâhil birçok ülkede küresel kuşatmalara karşı ciddi bir "iç cephe" sorunu var.
TEKNO FEODALLER
Önümüzdeki süreçte sadece ABD Başkanı Trump'ın izleyeceği dış politikayı değil, aynı zamanda Trump-Elon Musk ilişkisinin küresel dünyaya neler getireceğini biraz ilgi biraz da kaygıyla izleyeceğiz. Zaten uzun zamandır bilim insanları, fütüristler, köşe yazarları küreselleşmenin nasıl bir dünya getireceğini merak edip duruyor.
Şimdi küreselcilerin en önemli isimlerinden biri olan Elon Musk, ABD siyasetinin en tepesinde. Trump'ın seçimi kazanmasında özellikle de X platformu ve parasal gücüyle çok etkili oldu. Daha ilk günden kripto paralarda patlama yaşandı. Onun ve onun gibi yeni tekno küreselcilerin ilgi alanları, uzay yolculuğundan elektrikli arabaya, bedava internetten alışverişe kadar her alanı kapsıyor ve giderek büyüyor.
Yunanistan'ın eski Maliye Bakanı, ekonomist, siyasetçi ve yazar Yanis Varufakis, geçen yıl yazdığı bir makalede şöyle diyordu: "Kapitalizm öldü. Daha da kötü bir şeye, tekno feodalizme hoş geldiniz."
O analizinde şu çarpıcı tespite de yer veriyordu: "Önemli olan, küçük ve yeni bir yönetici sınıf adına -bulut kafanın sahipleri- yaptıklarımız üzerinde hayal bile edilemeyecek bir güce sahip olmalarıdır."
Dünya ilginç bir döneme giriyor. ABD Başkanı Trump, içeriye dönüş siyaseti izleyerek iktidara gelirken, en büyük desteği tekno küreselci Elon Musk'tan alıyor. Musk, "Harika bir gelecek olacak" diyor.
Sahi bu ikilinin birlikteliğinden "harika bir gelecek" çıkar mı? Merakla izleyeceğiz.