Siyaset üretemeyen siyasetçiler, CHP'yi Esenyurt parantezine alan belediye başkanının tutuklanmasıyla başka bir gündemi zorlasalar da ülkenin esas gündemi değişmedi.
Bu yüzden hayatın hangi alanına bakarsanız bakın, siyasetçisinden köydeki çiftçisine herkes Başkan Erdoğan ile tarihi çıkışa imza atan MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmalarını pürdikkat izledi ve arkasından ne geleceğini merak etti.
Çünkü Türkiye tarihi bir dönüm noktasının eşiğinde. Ya kendisine küresel güçlerin çizdiği kaderi kabullenecek ya da o kaderi değiştirecek bir çıkış yapacaktı.
İkinci yol için Türkiye'nin öncelikle prangalarından kurtulması gerekli. En başta da terörden. Bu açıdan özellikle Başkan Erdoğan'ın son grup konuşması tarihi bir manifesto niteliğinde...
Gelin, BM gibi küresel kurumların iflas ettiği, "demokratik dünya"nın lideri ABD'nin soykırımcı İsrail ve terör örgütleriyle ittifak yapacak noktaya düştüğü bir zeminde, o kucaklayıcı manifestonun satırbaşlarını bir kez daha hatırlayalım:
ZULMEDİP ÖTEKİLEŞTİRDİLER
"Geçtiğimiz bir asır boyunca yaşadığımız sorunlar Cumhuriyet'ten değil, Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanarak zulmedenlerden, onu istismar edenlerden, ona ihanet edenlerden kaynaklanmıştır. Evet, bunu yaptılar. Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp zulmettiler, ötekileştirdiler. Cumhuriyet fikrinin ardına gizlenip bu ülkenin huzuruna, birliğine, dirliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler."
İÇ DÜŞMAN ÜRETTİLER
"Geçmişin korkuları son derece yanlış biçimde kapanmaya, kısıtlamaya, özgürlükleri daraltmaya ve maalesef iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır. Bu milletin her bir ferdi, özellikle gençlerimiz, yavrularımız şunu çok iyi bilmeli, her zerrelerine kadar idrak etmelidir: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sıradan bir devlet değildir. Biz 29 Ekim 1923'te ilk defa tarih sahnesine çıkmış değil, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. Kuşkusuz 29 Ekim çok önemlidir. Tarihin kritik bir dönüm noktasıdır, yeni bir başlangıçtır, ancak bu aziz millet, yüzyıllardır, bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan hem de tarihin akışına yön veren, tarih yazan, tarih yapan bir millettir."
TERÖRDEN BESLENENLER
"Türk ile Kürt'ün kardeşliğini büyütmek için ne yapılması gerekiyorsa, nasıl yapılması gerekiyorsa hemen hepsini yaptık, denedik, tecrübe ettik. Fakat her seferinde karşımıza bir duvar, ihanet, bir alçaklık çıktı. Sorundan beslenenler, sorunun çözülmesine engel oldular. Terörden beslenenler, terörün bitmesini istemediler."
EYYUBİ'NİN TORUNLARI
"Kudüs'ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, dahası bundan zerre miskal utanmayanlar Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi'nin torunları olamazlar."
DİNİ VE SİYASİ FARZ
Son olarak Başkan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, merhum Ziya Gökalp'ten yaptığı alıntıyı hatırlatıyor ve sürecin en can alıcı formülünü söylüyordu:
"Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir. Tıpkı Sayın Devlet Bahçeli gibi biz de hayatımız boyunca hep benzer bir hissiyatı dile getirdik, 'Coğrafyamızda Türk Kürt'süz, Kürt de Türk'süz yaşayamaz, var olamaz, varlığını idame ettiremez' dedik, bunu her zaman kalbimizle söyledik, samimiyetle, ihlasla, muhabbetle, hüsnüniyetle söyledik."
İşte bu perspektif Türkiye'nin yeni yüzyıl siyasetinin esasını oluşturuyor.