Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Özel’e CHP grubunda isyan

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Cumhur İttifakı partileri 40 yıllık terör meselesini gündemden çıkarmaya ve bölgedeki küresel kuşatmaya karşı büyük bir hamleye hazırlanırken, irili ufaklı muhalefet partileri de DEM'i kurtarmaya ve birbirlerini yemeye hazırlanıyor.
Aslında bu sivil siyaseti zehirleyen DEM geleneği açısından müthiş bir başarı. Başta yerel seçimlerden birinci çıkan CHP olmak üzere muhalefet partileri bu gerçeği görmediği için hem umut olamıyor hem de iç kargaşadan kurtulamıyor.
CHP bu açıdan tipik bir örnek... CHP'de yeni bir siyaset üretilemediği gibi parti içi koltuk savaşları da bitmiyor. Eskiden hiç olmazsa CHP içinde sol, sosyal demokrat ya da ulusalcı Kemalist kanatlar arasında bir siyaset farkı vardı ve tartışma o farklar nedeniyle yaşanıyordu. Bugün ne öyle siyasi çizgi farkı var ne de onları aşan yeni bir siyasi yaklaşım.
Gerçi CHP'liler hâlâ mevcut gruplaşmaları "parti içi demokrasi"nin bir gereği gibi sunuyor ama gerçek bu değil. Ortada sadece "koltuk" savaşı yapan ekipler ve aktörler var.
CHP içinde birbiriyle çatışan o aktörlere veya ekiplere bakın, hiçbirinin genel siyaset açısından diğerinden bir farkı yok. En kritik terör-siyaset ilişkisine yaklaşımdan Mavi Vatan'a, Gazze'de direnen Hamas'a bakıştan Ukrayna- Rusya savaşına hiçbir siyasi aktör diğerinden farklı düşünmüyor.
Peki neden kavga ediyorlar?
Siyaset adına üzücü olsa da bu kavga, sadece "O gitsin ben geleyim" denilen koltuk kavgasından başka bir şey değil. DEM'le Esenyurt ortaklığına karşı çıkanların ya da Kemal Bey gibi iç siyaseti zehirleyen "müzakere değil mücadele" dayatması yapanların bile arka planında "koltuk" meselesi var.
Bu gerçek önceki gün yapılan CHP grup toplantısında daha net görüldü. CHP'nin Meclis'teki grubundan yani milletvekillerinden söz ediyorum. O milletvekilleri büyük oranda Kılıçdaroğlu'na yakın.
Basına kapalı yapılan toplantıda o milletvekillerinden 25'i, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i zehir zemberek eleştirdi. Deyim yerindeyse "isyan" ettiler.
Onların isyanlarının arkasında da yeni bir siyaset değil farklı bir hesap vardı. Öncelikleri de Özgür Özel'i sıkıştırmaktı. Daha önce de yazdım, Kılıçdaroğlu-İmamoğlu ikilisi Özel'i yemekte kararlılar. Ancak birbirlerine güvenmedikleri için bekliyorlar. Bu yüzden milletvekilleri de kendi hesapları adına Özel'e karşı çıkıp, "Cumhurbaşkanı adayını asıl biz belirleriz" diyor, İmamoğlu'na da "Bizi de gör" mesajı veriyor.
Bu kervana ilk katılan da Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer oldu. Seçer, "Bir partide herkes farklı ağızdan konuşmaz" diyor, sonra da bizzat kendisi Genel Başkanı Özel'in "normalleşme" siyasetini eleştiriyordu:
"Gereksiz fanteziler peşinde koşup normalleşme, yumuşama... Bunlar ana muhalefet partisinin gündemi değildir."
Bütün bunlar CHP Genel Başkanı Özel'i sıkıştırma hamleleri... O hamlelerin asıl adresi ise Kemal Kılıçdaroğlu... Kılıçdaroğlu, terörsiyaset ilişkisini bir yana bırakıp DEM'li Ahmet Özer'in tutuklanmasına karşı çıkarken en uç noktaya savruluyor ve "sine-i millet"e dönme çağrısı yapıyordu. Kaç milletvekili bu öneriye sıcak bakar bilemem ama o öneriye en sert cevabı bizzat Özel veriyordu:
"Buradan tüm muhalifleri uyarıyorum: Sine-i millet demek erken seçim demek değildir! Ara seçimdir, AK Parti ve MHP'nin kurduğu tuzaktır. Bu tuzağa kimse kapılmasın."
Ne garip değil mi? Eski genel başkan, yenisini "sarayla mücadele" etmemekle, yenisi de eskisini tuzağa düşmekle suçluyor.
İktidar olmamak için bunlar yeter, başka bahaneye gerek yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA