Mayıs seçimlerinde muhalefet bloku öyle bir hayal kırıklığı yaşattı ki, ortada ne ittifak kaldı ne de geleceğe dair bir umut. Bu sonucun tek sorumlusu da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil. Bunu en iyi İP Genel Başkanı Meral Akşener biliyor. Öfkesinin, sinir krizleri içinde İyi Partilileri aşağılamasının nedeni de bu. Aslında kendisine kızıyor ve hıncını partililerden alıyor.
Çünkü o da çok destek verdiği iki belediye başkanı gibi istediği hiçbir şeyi başaramadı. Ne MHP'yi ikinci plana itip milliyetçilerin "Asena"sı oldu, ne "Ben başbakan olacağım" deyip "Demir Leydi" olabildi ne de Kılıçdaroğlu'nu aşıp "Fatih" ilan ettiği İmamoğlu'nu aday yapabildi. Kilit parti olarak oturduğu Altılı Masa'yı vaveylayla terk edip zorla oturtturulduğunda bile gıkı çıkmadı.
İşin ilginç tarafı 90'larda başlayan siyasi tarihinde yaşadığı gelgitlerden hiç ders almadığı gibi son seçim yenilgisinden sonra da büyük bir hayal kırıklığına imza attı.
Ortada büyük bir seçim yenilgisinin faturası dururken, İP Sözcüsü Kürşad Zorlu 26 Ağustos'ta Akşener'in müthiş bir açıklama yapacağını duyurdu: "Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacak. 26 Ağustos İyi Parti'nin yeniden şahlanış, Türk milletinin yeniden diriliş günü olacak."
Herkesi tebessüm ettiren bu açıklamaya en anlamlı cevap, Akşener'i en iyi tanıyan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi: "Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına..."
Akşener'in ezberi bozulmuştu. O bozuk ruh hâliyle 26 Ağustos'ta 3 bin kişiyle buluştuğu Afyon'da "önemli bir başlangıç olacak" denilen hiçbir şey söylemedi.
Şimdi arkasında böylesine başarısızlıklarla dolu bir siyasi aktör olarak yerel seçimlerde "Kendi adayımızı çıkartacağız" diye esip gürlüyor. Hatta Başkan Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye de çağrı yapıyor. Belli ki yine kendisine güvenemiyor. Aslında herkes Akşener'in bütün bunları CHP ile pazarlık için yaptığını biliyor. Garip olan bunu da sanki siyaset üretiyormuş gibi yapması. Zaten kapalı kapılar arkasında İmamoğlu ve Yavaş'la görüşüyor. Onlara destek vereceği de çok açık. Bunun karşılığında da İstanbul'dan Eyüp, Şile veya Silivri gibi ilçelerden birini veya Mersin gibi bir ili istiyor. İstediklerini alabilir mi bilemem; ama bu tabloya bakınca, neden İyi Parti'nin büyüyemediği ve içinde yer aldığı Altılı Masa projesinin hayal kırıklığıyla bittiği daha iyi anlaşılıyor.
***
KILIÇDAROĞLU İSTANBUL'A 'ABİ' ARIYOR!
CHP İstanbul İl Kongresi ekseninde "Kemalci-Ekremci" kavgası devam ediyor; ama mücadele sadece onlar arasında geçmiyor. Farklı güç odakları da var. Bir kere para ve iş olanakları nedeniyle her belediye başkanı kendi çapında bir güç odağı. Ekrem İmamoğlu, bu gücü ölçüsüz kullanan isim. Onu Erdoğan Toprak izliyor. Tabii baştan beri Kılıçdaroğlu'na açık destek veren Battal İlgezdi ve Bülent Kerimoğlu ikilisi de mücadeleden vazgeçmiş değil.
Şu anda da bu ikili diğerlerine göre daha önde görünüyor. Ancak Kılıçdaroğlu'nun hesabı hepsini ters köşe yapabilir. Bu da şu anlama geliyor: İstanbul il başkanlığı için adı geçen hiçbir siyasi aktör aday olmayabilir.
Daha önce de yazdım; İstanbul için CHP klasiğine dönen "Abi" formülü aranıyor. Şu sıralarda Kılıçdaroğlu'nun da bu formüle sıcak baktığı ve kimsenin itiraz edemeyeceği birini aradığı konuşuluyor. Büyük iddialarla "değişim" diyerek CHP genel başkanlığı için yola çıkan İmamoğlu'nun geri adım attığı bir zeminde "Abi" formülüne kim itiraz edebilir?
Siyaset üreten bir babayiğit olsaydı CHP seçmenine bu kadar hayal kırıklığı yaşatır mıydı?