Siyasette artık bir Kemal Kılıçdaroğlu gerçeği var ve tartışılmaz. Başarısızlığına ve onca seçim kaybetmesine rağmen hâlâ CHP'nin başındaysa bir sırrı olmalı. Bunu ne yazık ki, en yakınındaki A Takımı bile fark etmedi ki, onu değiştirebilecekleri zannına kapıldılar. Oysa hiçbirinin gücü ve siyaset aklı ona yetmediği için o hâlâ ayakta. Bunun tek nedeni de Alevi delege ağırlığı değil.
Bu gerçeği çok açık biçimde Muharrem İnce örneğinde gördük. İnce'nin genel başkan olması için Alevi ağırlıklı delegelerin 700'ü imza verdi. Gerçi o imzaların bir kısmı baskıyla geri alındı ama İnce de güçlü bir siyasi rüzgâr estiremedi. Hatta o günlerde iç ve dış siyaset açısından Kılıçdaroğlu'ndan çok da farklı bir şey söylemiyordu.
Bugün aynı şey "değişim" diye büyük havalarla manifesto yayınlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için de geçerli.
Siyasi hedef olarak "o makam" için yol çıkması, Meral Akşener'in dolduruşuyla Saraçhane Operasyonu'na soyunması, cumhurbaşkanı yardımcısı yapılması, sonra dönüp CHP genel başkanlığına göz koyması sonucu değiştirmedi ve yeniden başa döndü.
İstanbul başarısızlığını saymıyorum; onun da asıl sorunu ortaya CHP tabanını ve sosyolojisini heyecanlandıracak bir siyaset koyamamasıydı.
Kılıçdaroğlu da bunu bildiği için onu hiç umursamadı.
Bütün bunlar Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi bırakmaması için gerekçe olabilir ama yeterli değil. Bu ayak diremenin başka bir sırrı olmalı. Düne kadar Kılıçdaroğlu'nu "küresel demokrat" diye yere göğe koymayan aydınlar dahil sanatçılar, fondaş gazeteciler, eski tüfek CHP'liler, Baykalcılar, hatta Önder Sav bile değişmesini istiyor ama o yerinde kalmayı sürdürüyor.
Dikkatinizi çekmiştir, Kılıçdaroğlu sadece CHP içi aktörleri değil CHP dışı aktörleri de ciddiye almıyor. Başta Akşener olmak üzere İyi Partililer neler neler söylüyor ama o hiç oralı değil. Aynı şekilde HDP'lileri de ciddiye aldığı yok.
Herhalde bir bildiği var ve onların "tıpış tıpış" geleceğinden emin.
Peki Kılıçdaroğlu bunu nasıl başarıyor? Bir değil, iki değil 12 kez seçim kaybeden bir siyasetçinin ayakta kalması mümkün mü?
İşin sırrı belki de seçim sonrası ısrarla söylediği, "Biz kaybetmedik, yüzde 48'i bir araya getirdik" sözünde saklı. Nasıl bir yol haritası izleyeceğini daha çok CHP Kurultayı sonrası göreceğiz ama şimdiden bazı ipuçları var.
Kılıçdaroğlu, "Son seçim" dediği Mayıs 2023 seçimlerini kaybettikten sonra seçimlere yönelik bazı eleştiriler yaptı ama "gayrimeşru" olduğunu söylemedi.
Tesadüf bu ya, bir süre önce A Haber'de sevgili Murat Özer, Kılıçdaroğlu'nun 2023 seçimlerini de gayrimeşru ilan ettiğini söyleyince CHP'li bir dostumun uyarısıyla itiraz ettim ve en azından bu seçimlerde bunu yapmadığını söyledim.
Artık biz mi hatırlattık yoksa Kılıçdaroğlu mu dayanamadı bilemem ama daha ertesi gün kadınlarla ilgili bir toplantıda hem beni hem de CHP'li dostumu yalanlayarak şöyle diyordu:
"Seçim tek başına bir iktidara meşruiyet kazandırmaz."
Bu açık açık 2023 seçimlerini ve hükümeti "gayrimeşru" ilan etmekti. Aslında Kılıçdaroğlu daha önce de 2017 referandumu dâhil birçok seçimi gayrimeşru ilan etmişti. Ancak bu kez, "Yüzde 48'i bir araya getirdik" sözüyle birlikte bunu söylemesi hayra alamet değil ve hafife alınmamalı.
Acaba Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başında kalmasının sırrı da burada mı saklı?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz