İP Genel Başkanı Meral Akşener'in Altılı Masa'yı devirerek meydan okumasından sonra bir "kaybeden" olarak geri dönmesi, öfkeli muhalifleri sevindirse de, ona duyulan şüpheyi ortadan kaldırmadı. Sanıyorum Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı yasal olarak açıklanana kadar da bu şüphe, muhalifleri diken üstünde tutacak. Her sabah uyandıklarında masa yerinde mi diye merak edip soracaklar.
Büyük ihtimalle siyasi aktörler de aynı ruh hâli içindeler. Hepsinin kafasında, "Bir kere yapan bir daha yapar" kaygısıyla şu sorunun cevabı aranacak?
"Acaba Akşener yine bir şey yapar mı?"
Başka ihtimalleri, sürpriz gelişmeleri bir yana bırakıyorum, şu anda masanın önündeki en sıcak mesele; HDP meselesi... HDP, yeni bir kriz eşiği olarak masanın önünde duruyor. Masa bu meseleyi bir biçimde çözmek zorunda; çünkü başka türlü seçimde iddialı olma ihtimali yok.
Peki, nasıl çözecek?
YEŞİL IŞIK AKŞENER'DEN
Akşener'i öyle kuşatmaya almışlar ki "yeşil ışığı" da masa dağıtıcısı olarak o yaktı. Şöyle diyordu:
"Diyalog başka bir şeydir."
Böylece Akşener, cumhurbaşkanı adaylığına "mecburen" de olsa onay verdiği Kılıçdaroğlu'nun HDP ile diyalog kurmasına, "gizli pazarlık" yapmasına onay veriyordu. Ortada yine garip bir durum vardı. Böylece o oylarla hem kendisinin cumhurbaşkanı yardımcısı hem de partililerinin bakan olmasında "mahzur" görmüyor, içine sindiriyordu. Herhalde bir kez daha Fatma Kurtulanvari bir HDP'linin çıkıp, "Bizim oylarımızla orada oturuyorsunuz" diye fırça atmasını özlemiş.
Ona da "sessiz" kalırlar mı bilemem ama hakkını yemeyelim; sıkılı "ülkücü yumruğu"yla yeni bir kriz uyarısı da yaptı:
"Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir, bu net ama HDP'nin taleplerini bizim olduğumuz masaya asla getiremez."
Gördüğünüz gibi çok net ve kararlı bir siyasetçi... Kılıçdaroğlu, masaya getirmeyeceği HDP önerilerini 8 kişilik "konsey"e veya kaç kişilik olacağı belirsiz bakanlar kuruluna getirirse ne yapacak? O zaman mı kriz çıkaracak?
HDP NE İSTİYOR?
Gelelim HDP'nin tavrına...
Acaba onlar da, "Bizi görmezden gelemezsiniz" dedikten sonra tıpkı Akşener gibi masaya mı iliştirilecekler yoksa "üçüncü bir yol" diyerek kendi adaylarını mı çıkaracaklar?
Görünen o ki, HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar'ın da açıkladığı gibi HDP, şimdilik "şeffaf siyaset" gereği ne cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ne bakanlık talebinde bulunacak ne de aday çıkaracak. Oysa binde 4'lük partilere en az 1 cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, 1 de bakanlık verilirken, yüzde 10'luk HDP'ye hiçbir şey verilmemesi, onların da istememesi ilginç ötesi bir durum. İşini içinde bir gariplik ve halkı aldatma olduğu çok açık.
Herhalde ne dönecekse diyalog anındaki "gizli pazarlıkta" dönecek...
HDP'lilere göre o pazarlıkta Kılıçdaroğlu'nun önüne sadece daha önce yayınladıkları 11 maddelik "Tutum Belgesi" konacak.
Çözüm sürecinin bitirilmesinde Kandil kadar rol oynayan bugünkü HDP yönetimi, o günlerde devlete, siyasi iktidara meydan okurken bugün Altılı Masa'ya, hem de "Gelirsen dağıtırız" diye tehdit savuran Akşener'e rağmen neden karşılıksız destek oluyor? Asıl soru bu...
Demokrasi sevdasından mı yoksa "savaş politikaları" diye suçladığı terörle mücadeleden vazgeçilmesi karşılığında mı?
***
DSP VE ANAVATAN PARTİSİ CUMHUR İTTİFAKI'NDA
Şu sıralarda Cumhur İttifakı'nda da bir hareketlilik var. Yeni siyasi aktörlerden, yakın tarihte iz bırakmış partilerden söz ediliyor. Ama ayrıntılarını önümüzdeki günlerde öğreneceğimiz şu iki gelişme dikkat çekici: Rahmetli Özal'ın kurduğu Anavatan Partisi ile solun efsanevi lideri Ecevit'in DSP'si de Cumhur İttifakı'na katılıyor.