Bir süre önce ABD'ye kaçan esnafları dolandıran üst düzey FETÖ'cülerin 5 milyon dolarlık yolsuzluk yaptıklarını bu köşede yazmıştım.
Olayın sadece ABD'yle sınırlı kalmadığı, dalga dalga yayıldığı ve çok tartışıldığı biliniyor. Bunda kuşkusuz Türkiye'nin FETÖ'ye karşı içeride ve dışarıda yürüttüğü hukuk mücadelesinin katkısı çok büyük. O kararlı mücadele olmasaydı FETÖ'cülerin kendi aralarında yaptıkları "dolandırıcılık" olayı açığa çıkmaz, üstü kapatılırdı.
Tıpkı binlerce insana kurulan kumpasların, onlarca insanın hayatının karartılmasının üstü örtüldüğü gibi... Bırakın bunları, dünya alemin gözü önünde yaptıkları darbeyi, katlettikleri 251 şehidi bile inkar eden bu kirli yapı, 5 milyon dolarlık dolandırıcılığın mı üstünü örtemeyeceklerdi?
Örtemiyorlar çünkü artık örgütün kirli yüzü açığa çıktı ve ona körü körüne bağlı olanlar bile gerçeklerden kaçamıyor.
Bunu görmeyen birileri hala kirli örgütü parlatmak için bu dolandırıcılığı da kendilerinin açığa çıkardığını söylüyor. Peki, o örgütte bu kadar "dürüst" insan veya gazeteci vardı da neden binlerce insana tuzak kurulurken, özel hayatlar karartılırken, sınav soruları çalınırken, binlerce iş adamı haraca bağlanırken sesleri çıkmadı?
Bu yapı o kadar kirli bir yapı ki, hala milletin gözünün içine baka baka yalan söylemeye devam ediyor.
Şimdi de FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'deki dolandırıcılıktan haberi yokmuş gibi yazılar yazılıyor. Ancak bu haberlerin içinde bile 2018 yılında daha şirket yeni kurulurken Gülen'e, bizzat dolandırıcılığın içinde yer alan isimlerin sunum yaptığı bilgisi yer alıyor.
Düşünsenize, en yakınlarını bile dinleyen, yatak odalarını gözetleyen şeytani zekaya sahip Gülen, kendisine sunum yapılan bir olayda kimin, kimleri dolandırdığını bilmeyecek ya da ona bilgi verilmeyecek. Buna, buna yazanlar bile inanmıyor.
Dahası dolandırıcılığın mimarı Tahsin Gül'le ilgili şu bilgiler yıllardır biliniyorken:
"Israrla bu adamın önünü açtılar. Bu son Atlanta'daki olay, Tahsin Gül'ün en küçük olayıdır, bunu da bilin. Göz göre göre bu belayı açan yukarıdaki abiler konuşsun biraz da, bizim artık söyleyecek bir şeyimiz yok."
Aynı yazı içinde şu not da düşülüyor: "Tahsin Gül, 15-20 yıldır cemaatin en üst yapısına defaatle rapor edilmiş, şikâyet edilmiş ama buna rağmen hep önü açılmış bir isim."
Peki, FETÖ elebaşı Gülen'in, bu bilgileri bilmediği söylenebilir mi?
Dolandırıcı Tahsin Gül'ün arkasındaki isimlerin hepsi de Gülen'e çok yakın isimler: 5 milyon dolarlık dolandırıcılığın yapıldığı Star Chain ortaklarından Ömer Cesurluk ve ABD İmamı Mehmet Yaşa bunlardan sadece ikisi.
Bu isimlere Türkiye'de iyi tanınan biri daha eklendi: Tuskon genel sekreteri Mustafa Günay... Onu, FETÖ'cüler Star Chain ortaklarının lobicisi olarak tanıtıyor.
Bütün bunların bilgisi olacak ama FETÖ elebaşı Gülen'in bilgisi olmayacak. O da safiyane bir şekilde; "Siz önce kendi arkadaşlarınızı terbiye edin" diyecek.
Sadece 15 Temmuz'dan bu yana geçen 4 yılda, herkesin ağzını açmaya korktuğu dünyanın en "tehlikeli" örgütünde bugün FETÖ elebaşına yakın isimlerin içinde olduğu bir "dolandırıcılık" olayı konuşuluyorsa, bu onların iç işleyişinin değil Türkiye'nin FETÖ'ye karşı mücadelesinin başarısıdır. Bundan sonra bu tür çıkışları daha çok göreceğiz.