CHP kurultayları uzun zamandır fikir üretme yeri olmaktan çıktı... Birkaç gün süren ve meselelerin tartışıldığı kurultaylar bir hayli geçmişte kaldı. Gerçi o zamanlar da "tek tipçi" klikler arasında bir yarış vardı ama yine de kurultaylar farklı ve hareketliydi.
Şimdi ise tartışma ve yarış olmadığı gibi pandemi bahanesiyle kurultaya partinin onur üyeleri bile alınmıyor. Bırakın kurultayda bir partilinin konuşmasını, parti üyelerinin Parti Meclisi'ne aday olmaları bile mümkün değil.
Peki, CHP gibi, cumhuriyetle yaşıt bir siyasi parti nasıl olur da 600 kişilik onur üyelerini kurultaya almıyor, üyelerin seçilme hakkını da sınırlıyor?
Bu sorunun cevabı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği siyasi ittifakta saklı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin tarihine, temel ilkelerine ve değişen dünyaya göre bir siyaset hayal etmiyor, siyasi mühendislikle kurgulanan Türkiye'ye göre bir CHP dizayn ediyor. Kaset kumpasıyla geldiği 2010 kurultayından bu yana adım adım bu düşüncesini hayata geçirdi. Her genel ve yerel seçimi kaybetmesine rağmen budan geri adım atmadı. Parti içinde itiraz eden, etme ihtimali olan her siyasi aktörü önce yalnızlaştırdı sonra da parti dışına itti. Kimse de "sıra bana da gelir" diye düşünmedi ve sesini çıkarmadı.
Şimdi yerel seçimlerde başarı kazanmış Kılıçdaroğlu olarak 37. Olağan Kurultay'a gidiyor. Rakibi yok. Zaten en etkili sayılabilecek rakibi Muharrem İnce'yi de çukur medyasının desteğiyle "Saray'a giden CHP'li" diyerek devre dışı bırakmış, CHP'yi kendisi için "dikensiz gül bahçesi" yapmıştı.
Peki bu kadar güçlüyken bile kurultayı neden apar topar yapıyor?
Bu sorunun cevabını da Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP'den ihraç ettiği eski genel başkan yardımcılarından Yılmaz Ateş veriyor:
"Amaç kurultayda Ali Babacan'la uyumlu çalışacak bir Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu oluşturmak. Bu iddia yazıldı ve Kemal Bey itiraz etmedi. Ben dahil bütün CHP'liler hala 2014'te Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday yapan, 2018'de de Abdullah Gül'ü dayatan iradeyi öğrenemedik. Şimdi de kafasında Abdullah Gül var. Bunu çok sayıda CHP'li de biliyor. Bu yüzden de birçok CHP'li istifanın eşiğine gelmiş durumda. Çünkü bu yapılandırma Türkiye'de solu iktidar alternatifi olmaktan çıkarma projesidir. 37. Kurultay da CHP'nin son, Y-CHP'nin ilk kurultayı olur. CHP'de yeni bir yol açar."
Ateş'in "CHP'de yeni bir yol açar" sözü yeni bir hazırlığın işaret gibi... Bu süreçten rahatsız olanların sayısı da giderek artıyor. Sadece dışarı atılanlar değil, içeridekiler de sıkışmış durumda. Sonradan farklı açıklamalar yapsa da İlhan Kesici'nin eleştirel söylemleri, eski genel başkan yardımcılarından Umut Oran'ın kurultayı "tek sesli, tek renkli, tek fikirli" CHP'ye gidişin aracı olarak yorumlaması, İlhan Cihaner'in yerel seçimlerde sağ adayların başarısını partinin muhafazakar/liberal çizgiye çekilmesinde gerekçe olarak gösterilmesini "Üçkağıt" olarak nitelemesi, bu kurultayda taşların yerinden oynayacağını ve 10 yıl sonra ilk kez CHP'de "yeni bir yol" arayışı olduğunu gösteriyor.
Bugüne kadar CHP varken solda yeni bir parti olmaz deniliyordu. Ama artık, Ateş'in de işaret ettiği gibi CHP'de yeni bir parti fikri açık açık seslendiriliyor. Anlaşılan bu kurultay, gücünün doruğunda olan ve "tek ses" isteyen Kılıçdaroğlu'na rağmen çok şeye gebe ve sonun başlangıcı olabilir.