İki ay gibi kısa bir sürede hızla yayılan koronavirüsün, dünyayı sarsmasının bir nedeni de ulusal devletlerin bu tür tehlikeleri ciddiye almaması ve gereken hazırlığı yapmamasıdır. Virüsün bilinmiyor ve yeni olması kadar işin bu yanı çok daha ağır basıyor. Başta İtalya olmak üzere AB ülkeleri işi ciddiye almadığı ve hazırlık da yapmadığı için ölümleri engelleyemedi.
Türkiye gibi birkaç ülke ise işi hem ciddiye aldı hem de ön hazırlıkları vardı. Ortada tesadüf denilecek bir şey yok. Türkiye, bir yıl önceden bu tür bir salgına hazırlık yaptı. Korona saldırısı karşısındaki farkındalığının nedeni de bu. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Mart 2019'da ciddi tehlike olabilecek yeni bir küresel grip salgınının geleceğini dünyaya duyurmuştu.
O duyuruda DSÖ Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus şöyle diyordu:
"Hayvanlardan insanlara bulaşan ve potansiyel olarak küresel bir salgına neden olacak yeni bir grip virüsü tehdidi her zaman mevcuttur. Dikkatli ve hazırlıklı olmalıyız."
Sonra da şu haklı uyarıyı yaptı:
"Büyük bir grip salgınını tedavi etmenin masrafı, önleme masrafından çok daha ağır olacaktır."
Hangi ülkenin ne yaptığını bilmiyorum ama bu uyarıdan hemen sonra Başkan Erdoğan'ın Nisan 2019'daki talimatıyla harekete geçilmiş ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü öncülüğünde "Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı"nı hazırlamıştı. Aralık 2019'da raporlaştırılan planda, Pandemi Planı Hazırlama Komitesi'nde Türkiye'nin bütün il sağlık kurumlarından ve üniversitelerinden uzmanlar yer alıyor. Ama sadece onlar değil, başta Hazine ve Maliye, İçişleri ve Savunma Bakanlığı olmak üzere ilgili bütün bakanlıkların, Diyanet İşleri'nin ve Kızılay'ın temsilcileri var.
Bu çalışmada Toplumsal ve ekonomik yaşamın sürekliliği, Pandemi durumunda kurum ve kuruluşların görev ve sorumlulukları, Ulusal Koordinasyon Kurulu, Bakanlık Operasyon Merkezi gibi çok sayıda birim oluşmuş ve yapılması gerekenler tartışılmış ve kayda geçirilmiş.
Ayrıntılı çalışmada şu uyarı adeta koronavirüsün gelişini işaret ediyor:
"Son zamanlarda yapılan çalışmalarda kanatlı hayvanlardaki suşların (çeşit), insanlarda ciddi/ağır hastalığa yol açma yeteneğinin daha fazla olduğu ve bu suşların kanatlı hayvanlarda endemik karakter kazandığı bildirilmektedir. Bu suşlar mevsimsel influenza virüsleri gibi etkili bir şekilde yayılırsa yeni bir pandemi gelişebilir."
Korona tam da böyle bir tehdit. Kalıcı olursa dünya bunu taşıyamaz deniyor. Türkiye'nin en azından influenzaya karşı hazırlıklı olması ve öngörüde bulunması koronaya karşı da hızlı önlem almasını ve süreci kararlılıkla yürütmesini sağladı.
Bu sonuçtaki ikinci önemli etken ise Türkiye'nin güçlü bir lidere ve güçlü bir yürütmeye sahip olması. Başta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca olmak üzere sağlık camiası gerçekten olağanüstü bir çaba harcadı ve harcıyor. Onları kutlamalıyız. Ama onların inisiyatif almalarını sağlayan güçlü siyasal sistem olmasaydı İtalya'dan farkımız kalmazdı. Bugün sadece İtalya'da değil, birçok AB ülkesinde siyasal sistem krizi yaşanıyor. Güçlü hükümetler kurulamadığı gibi kurulan hükümetlerde bile her bakanlık kendi başına hareket eden bir güç merkezi durumunda. Türkiye bunu geçmişte çok yaşadı. O günleri geride bıraktığı için artık karşılaştığı ekonomik veya deprem gibi krizleri çok daha rahat yönetiyor.