Koronavirüs gibi bütün insanlığı tehdit eden bir saldırı karşısında bile bazı insanlar insanlığını, bazı kurumlar da adalet duygusunu kaybediyor. En insani tavır alınması gereken bir zeminde bile, dilaltı faşizm devreye giriyor ve içlerindeki nefret açığa çıkıyor.
Son günlerde başta New York Times, CNN International, BBC gibi dünyanın önde gelen yayın organlarının kullandıkları koronavirüs haberlerine bakın. Ya İstanbul görseli ya da Türk bayraklı fotoğraflar kullanılıyor.
New York Times'ın, Trump yönetiminin Schengen ülkelerini kapsayan Avrupa'ya yönelik seyahat yasağı haberinin görseli İstanbul'dan.
BBC'nin, Kanada Başbakanı Trudeau ile eşinin karantinaya alınması ve İtalya'da dükkanların kapatılmasıyla ilgili haberlerinde ise Türkiye'den görseller kullanılmış.
Tabi CNN International onlardan geri kalır mı? O çok daha alakasız Formula 1'in Avustralya'da yapılacak Grand Prix Yarışı'nın iptaliyle ilgili haberi dünyaya İstanbul fotoğraflarıyla sunuyor. Kasıt yok yani(!)
Sizce bütün bunlar basit bir editör hatası mı yoksa bilinçaltının açığa çıkışı mı? Peki bu nasıl bir bilinçaltı veya bilinç ki, insanlığın ortak derdi karşısında bile kötülük üretmeyi beceriyor?
Konu bir yayın organında değil birkaçında ve birkaç kez çıkınca başta İletişim Başkanı Fahrettin Altun olmak üzere birçok bakan ve yetkili de haklı olarak tepki gösterdi.
İletişim Başkanı Altun, biraz naif bir biçimde o yayınları uyarıyordu:
"COVID-19 salgını patlak verdiğinden bu yana Türkiye'nin gösterdiği güçlü performans ortadayken, ülkemizle hiçbir ilgisi olmayan haberlerde Türkiye'den fotoğraflar kullanılması okuyucuları yanıltmaktan başka bir şey değildir. Bu sebeple gelecekte aynı hataları yapmaktan kaçınmanızı tavsiye ediyoruz."
Bildiğim kadarıyla sadece New York Times, İletişim Başkanı Altun'a şöyle bir cevap verdi:
"Kesinlikle haklısınız, o fotoğraflar kullanılmamalıydı. Konuyla alakalı fotoğraf editörleri de bir yanlışlık yapılmış olduğunu kabul ettiler.
Fotoğraf haberden kaldırıldı."
Bu bile o yayın organlarının son 10 yılda Türkiye'ye yönelik yaptıkları algı operasyonlarını düşününce teselli ikramiyesi gibi.
İşin en acı tarafı ise böylesine empati yapılması, dayanışma içinde olunması gereken bir zaman diliminde Türkiye basınının da dış basını aratmaması. Bu konuda da milli mücadele ruhunu taşımakla övünen Cumhuriyet gazetesi birinciliği kimselere bırakmıyor. Ne zaman doğal bir felaket veya toplumsal bir kargaşa olsa, Cumhuriyet ilgili, ilgisiz mutlaka Türkiye'nin küresel markası THY ile ilgili bir haber yapar. Adeta "kan davası" güden bir yaklaşım bu. Cumhuriyet, koronavirüs fırsatını da bu nedenle kaçırmadı. Daha 22 Ocak 2020 tarihinde İstanbul Havaalanı fotoğrafı üzerine şu manşeti attı:
"Salgında ölü sayısı artıyor."
Çin'le ilgili bir habere THY görüntüsü koymak "düşmanlık" değilse nedir? Sevgili Alev Coşkun ağabeyimizin en azından New York Times kadar bir cevabı var mı bilmiyorum ama Cumhuriyet'in kendi ulusal değerlerine bu kadar düşmanlaştırılması basit bir editörlük hatası olarak görülemez.
Peki, nedir derseniz? Onu da bir vatandaşa bırakalım:
"Bu kötülüğün adı yok..."
Son sözü de Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank Twitter hesabından söyledi:
"Koronavirüs gibi bu zihniyet de karantina altına alınmalı."