Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

En önemli FETÖ izi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla İlker Başbuğ'ın rotasını değiştirdiği "FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışması kaçınılmaz bir sona doğru gidiyor. O sonda da Başbuğ'dan daha çok, siyasetin rotasını değiştiren ve CHP'nin genetiğini bozan Kılıçdaroğlu var.
Çünkü onun siyaset sahnesine çıkışıyla Türkiye'ye yönelik küresel operasyonların devreye girişi arasında bir paralellik var. İlginçtir; son 10 yılda Kılıçdaroğlu CHP'de, küresel güçler de Türkiye'de sürekli operasyon yaptı. Onca seçim kaybetmesine rağmen CHP'de hep büyüdü. Yerel seçimlerdeki tek başarısıyla da sadece partinin değil, muhalefetin de tek hakimi oldu.
Oysa gerçeği herkes biliyor, o, FETÖ'nün ilk önemli siyasi atağı ve Türkiye'ye kurulan küresel tuzağın ilk hamlesi "kaset komplosu"yla CHP'nin başına geldi.
Bu siyasi tarihimizde örneği olmayan ve açıkça küresel güçlerce düzenlenmiş kirli bir operasyondu. MHP operasyonu (başaramadılar) da öyleydi ama CHP operasyonu, solla ilişki ve daha geniş bir sosyolojiyi "hipnoz" etme açısından önemliydi. Onu başardılar ve ne yazık ki, bunu ne CHP'nin tecrübeli aktörleri gördü, ne de bu ülkenin medyası ve aydınları. Hatta medyanın büyük bir kısmı, operasyonu unutup uyduruk "Gandi" derdine düştü. Özeleştiri yaparlar mı bilemem ama şu gerçeği bir kez daha hatırlatalım.
O günlerde bu kaset komplosunun iki yıl önceden planlandığını bizzat Baykal ve Kılıçdaroğlu biliyordu. Bunu da sıradan biri değil o günlerde CHP'nin genel başkan yardımcısı eski büyükelçi Onur Öymen söylüyor. Ben de yazdım, 2008'de İsveç'teki Silkroad Enstitüsü, Türkiye'deki siyasi gidişatla ilgili bir rapor hazırlamış ve raporda Baykal'ın gitmesi, yerine de Kılıçdaroğlu'nun gelmesi gerektiğini yazmıştı. Öymen o günleri şöyle anlatıyor:
"Bu raporları hem Deniz Baykal hem de Kemal Kılıçdaroğlu'na okuttum. Sivil toplum kuruluşunun hazırladığı bir rapor diye bir değer vermediler. Kemal Bey, 'Aaaa öyle mi?' diye tepki gösterdi."
Bundan daha net siyasi ayak olur mu? Kaset operasyonuyla Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi. Neden geldiğini de yine Öymen anlatıyor:
"Amerika rahatsız olunca muhalefeti değiştirmeye karar verdiler. ABD iki şey gördü. Hükümet her istediğini yapmayacak. Onun için hükümete tepki göstermeye başladılar. Doğrudan Cumhurbaşkanı ve hükümete yönelik yazılar yazıldı. İkincisi de muhalefet. Çünkü muhalefet bütün bu konularda Türkiye'nin çıkarlarını savundu. Bir anlamda bunlara tepki göstererek iktidarın da kendileriyle birlikte hareket etmesini sağlamış oldular. Amerika'da bu defa da farklı yazılar yazılmaya başlandı. 'Erdoğan gitsin AK Parti kalsın' şeklinde. Her istediklerini yaptıramadıkları için Erdoğan'dan rahatsız oldular. Olay böyle olunca da muhalefetten başladılar."
Tablo ortada. Wikileaks belgelerinde ABD Büyükelçisinin söyledikleri insanı dehşete düşürüyor: "Bütün kötülüklerin sebebi Deniz Baykal'dır. Onun için Baykal gönderilmelidir. Yerine de makul biri getirilmelidir"
CHP bu siyasi yükü ne kadar taşır bilemem ama koca CHP'de kendisini Kemalist olarak niteleyen ve dışlanmış Onur Öymen, Kemal Anadol, Yılmaz Ateş gibi birkaç isim dışında Baykal dahil kimse bu konuyu tartışmak ya da duymak istemiyor. Hipnotize olmak herhalde böyle bir şey... Ama şu noktaya da gelindi; FETÖ'nün siyasi ayak izinin tam üzerindeyiz. O iz derinleştikçe siyasi siluet de netleşecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA