İstanbul talan ediliyor, İstanbul en hafif yağmurda bile hareket edemez oluyor, İstanbul her gece deprem korkusuyla uykuya dalıyor, İstanbul kaçak yapılaşmayla hergün daha çok çirkinleşiyor...
Ve bu yüzden İstanbul her gün biraz daha çürüyor.
Ama aynı İstanbul her gün yeniden yaratılıyor.
Her semtinde, her sokağında tam anlamıyla bir ' doğum sancısı' yaşanıyor. Aslında yeni İstanbul'un doğuşu pek kolay olmuyor. Tıpkı eski İstanbul'un bugüne uzanan en simgesel semti Eminönü'nde yaşananlar gibi. Tam bir yıl önce, tarihi yarımada dediğimiz Bizans'ın, Osmanlı'nın başkenti Eminönü'nde 22 sivil toplum örgütü bir araya gelerek, ' Eminönü Platformu' adıyla önemli bir örgütlenmeye imza attı. Amaç, İstanbullu'yu tarihiyle buluşturmak ve bir geçiş üssü olarak ' getto' haline getirilen Eminönü'nün kaderini değiştirmek.
Önceki gün Eminönü'nde Ömer Faruk Boyacı, Taner Yallagöz ve Ertan Sangar' la buluştuk. Üçü de otel işletmecisi. Üçü de Sirkeci'den Kapalıçarşı'ya, Mısır Çarşısı'ndan Laleli'ye her kesimden insanın bir araya geldiği Eminönü Platformu üyesi. Ağırlıkla Eminönü'nde yapılanları ve yapılması gerekenleri konuştuk. Önce üçünün ortak çağrısını dile getirelim: "İstanbullu'yu buraya davet ediyoruz. Eminönü'nün birçok yerinde önemli değişim var. Gezilecek ve eğlenilecek yeni alanlar açıldı. Eminönü meydanı yeniden düzenlendi ." Sonra Eminönü'nün sorunlarını anlattılar. Ömer Faruk Boyacı, Eminönü'nün bir temel sorununa dikkat çekti: " Gündüz 2.5 milyon olan Eminönü'nün nüfusunun gece 50 bin olduğunu gördük.
Seçim kütüklerini incelediğimizde kayıtlı seçmen sayısının 30 bin, bunun da sadece 22 bininin faal olduğunu fark ettik. Yani yüzde 40'a yakını değişen bir ilçe merkezi. İstanbul'un önemli bir kent merkezinin yerel yönetiminin 4 bin 500 oyla seçildiğini gördük. Bu gerçekçi değil."
Araya girip soruyoruz, ' Platform olarak bir öneriniz var mı?' Cevabı bu kez Ertan Sangar veriyor: " Daha geniş bir katılımla Eminönü Belediye Başkanı'nın seçilmesi gerekir. Bu katılımı nasıl sağlayabiliriz diye kafa yorduğumuzda, yerelleşmeyi sağlamış, bölgeyle bütünleşmiş olan işyeri sahipleri olduğunu gördük. Model öneriyoruz. Eminönü'ndeki işyeri sahipleri Eminönü'nün kaderini belirlerken oy verebilsinler. Bir yasa çıkartılabilir, o zaman seçmen sayısı 150200 bini bulur."
Eminönü, Ayasofya' nın, Sultanahmet'in, Süleymaniye'nin Kapalıçarşı'nın, İstanbul Üniversitesi'nin bulunduğu tarihi bir bölge. Turizm açısından eğer İstanbul bir marka olarak sunulacaksa, öncelik bu bölgeye verilmeli. Bu konuda Eminönü Platformu üyeleri ciddi bir sivil gelişmeye dikkat çekiyorlar. "Bölgenin esnafları hiçbir dönemde olmadığı kadar bölgenin ekonomik değerinin farkına vardı. Bu bölgeye yapılacak her girişime destek olmaya hazırız."
Taner Yallagöz bu açıdan çarpıcı bir örneği anlatıyor: "Şu anda bulunduğumuz Kemal Paşa Caddesi dünyaya çok önemli bir kompozisyon sunuyor. Burada oteller, restoranlar ve sokak kafeleri var. Bunlar içkili yerler, biraz ileri gidin Hocapaşa'ya ulaşırsınız. Oradaki mekânlar içkisiz ve 100 küsur yıllık tarihe sahip bir camisi var. Turistler içki içmek isterse oranın esnafı bu tarafa gönderiyor, biz de içki içmeyen olursa Hocapaşa'ya yolluyoruz. Esnaf bunun bilincinde. İçki içene kâfir falan demiyor." Ömer Faruk Boyacı tarihi yarımadanın bir plana kavuşturulması gerektiğini belirtiyor ve şunları söylüyor: " Bu bölge tam 9 yıldır plansız . İşin artık ertelemeye tahammülü yok. Bir an önce tarihi yarımadaya el atılmalı ... Bu zor bir iş değil. Biz hazırız. Ayrıca bunun dünyada örneği de var. İşte Barselona, bize çok yakın bir örnek. Bizim buradan daha kötü, uyuşturucu kaçakçılarının olduğu inanılmaz bir getto. Kent yönetimi, 1992 yılında Barselona'yı ele alıyor ve işi 56 yıl içinde tamamlıyorlar. Bugün dünyanın en çok turist çeken önemli kentlerinden biri..."