Türkiye kamuoyu, siyanür-altın ilişkisini ilk kez 90'lı yılların başında Bergamalı köylülerin 'Eurogold' firmasına karşı mücadelesiyle öğrendi. Aslında bu çok boyutlu ve tartışmalı bir konuydu. Ancak, eğer yeterli önlem alınmazsa siyanürün çevreye zarar verdiği de tartışılmazdı.
Şimdi benzer bir tartışma Kapalıçarşı'da yaşanıyor. Turizmin gözde mekanı, altınla ve takıyla özdeş Kapalıçarşı esnafı ciddi bir siyanür tehlikesiyle karşı karşıya... Çünkü, bölgede 20'ye yakın ramatçı (altın ayıklayan esnaf), bu iş için siyanür kullanıyor.
Kapalıçarşı ve çevresini mesken tutan ramatçılar özellikle Mercan, Mahmutpaşa, Çemberlitaş, Tavuk Pazarı, İskender Boğazı, Tarakçılar ve Gedikpaşa'da konuşlanmış durumda. Yüzlerce kuyumcu atölyesinde, altın işlerken yere dökülen, dahası, su ve tuvalet yoluyla kanalizasyona karışan altın tozları hiç de küçümsenecek miktarda değil. Bunları yeniden işlemek kuyumcular için önemli.
Peki bu nasıl olacak? İşte bu noktada devreye ramatçılar giriyor ve siyanür kullanarak altınlar ayıklanıyor... Bu işlem yapılırken, hiçbir önlem de alınmıyor. Bir yandan atıklar, öte yandan siyanürlü duman çevreye yayılıyor. Kısaca Kapalıçarşı esnafı yanı başında yıllardır bu işi yapan ramatçıların gitmesini istiyor ama bunu da açıktan söyleyemiyor. Çünkü komşusu...
Bir esnaf anlatıyor: "Turistler burada siyanürle altın işi yapıldığını duysa, bir daha asla gelmezler. Eskiden bu iş daha çok yapılıyordu, bir kısım ramatçı ilçeyi terk etti."
Nuruosmaniye Camisi'ne de dikkat çeken bir başka esnaf ise şunları söylüyor. "Nuruosmaniye Camisi'nin kurşun kaplama kubbesi her 10 yılda bir değişiyor. Bu süre içinde Kapalıçarşı'ya Eminönü'ne asit yağıyor. Aşağıdan ise siyanür bulutları yükseliyor. Akşam saatleri çarşının üzerini sis kaplıyor. Bacalardan çıkan sarı dumanlar vapurdan çok rahatlıkla görülebilir. Arıtma tesisleri olmadıkları için kanalizasyondan akan siyanürlü sular, hanların altını oyuyor, yani hem gökten hem yerden zehir saçıyor."
Eminönü Belediye Başkanı Sayın Nevzat Er... Tarihi yarımada bu çağdışı görüntülerden, bu insan sağlığını tehdit eden tehlikelerden ne zaman arınacak?