BBC Akademi'nin Gazetecilik Okulu sayfasında rastladım bu videoya. Konuşan kişinin adı Ramaa Sharma. BBC Dünya Servisi'nin sosyal medya editörü... BBC çalışanlarına sosyal medya kullanırken dikkat etmeleri gereken kuralları açıklıyor.
Sharma'ya sorulan ilk soru şöyle: "BBC'de çalışan bir gazeteci olarak sosyal medyada neleri paylaşabiliriz?"
Yanıt: "Kendinize şu soruyu sormalısınız: 'Bunları yayında söyleyebilir miyim?' Bu soruya tereddütsüz 'evet' diyorsanız o zaman büyük bir olasılıkla sorun yok demektir. Ama bunları yayın sırasında söyleyemeyeceğinizi düşünüyorsanız, paylaşacaklarınızın tarafsız ve profesyonelce olmayacağını ya da çalıştığınız kuruma zarar vereceğini düşünüyorsanız paylaşmayın."
BBC ve özellikle BBC Türkçe çalışanlarının ne kadar uydukları tartışılır ama kural budur.Gazeteciler, gazetede kullanamayacakları bir dili ve üslubu sosyal medyada da kullanmamalıdır. Gazeteye veremeyecekleri, editoryal denetimden geçmemiş, geçmesi mümkün olmayan haberleri micro-bloglarında da yayımlamamalıdır.
***
TEMSİL SORUNU
Yorum sayfası ve köşe yazarlarını kapsam dışında tutsak bile... Türkiye'de gazetecilerin sosyal medya kullanırken dikkat etmeleri gereken kurallar konusunda
'normatif' bir çerçeve henüz oluşmadı. Bunun nedenlerinden biri de
'temsil' sorunu.
Gazetecilerin sosyal medya profillerinde çalıştıkları gazetenin adını yazmaları, onlara o gazeteyi temsil etme hakkını vermiyor. Teknik olarak bu doğru... Ama bu gazetecilerin sosyal medya paylaşımlarının '
sadece kendilerini bağlamadığı', '
çalıştıkları gazeteye mal edildiği' de bir gerçek.
Bu yüzden meslektaşlarımız sosyal medyayı çalıştıkları kurumların ve konumlarının saygınlığına gölge düşürecek şekilde kullanmaktan imtina etmeli. Sosyal medyayı 'eğlence'
amaçlı kullandıklarında bile.
***
TARAFSIZLIK VE GÜVENİLİRLİK
Sharma'ya sorulan bir diğer soru şöyle: "Gazeteci olarak kişisel ve siyasi görüşlerimizi kendi sosyal medya hesabımızdan ifade etmemize neden izin verilmiyor?"
Soru benim için sürpriz. Çünkü BBC ve BBC Türkçe çalışanlarının sosyal medya hesaplarını inceleyerek böyle bir yasağın varlığından haberdar olmak mümkün değil.
Sharma sosyal medyanın bir 'özel alan' sayılamayacağını açıkladıktan sonra şunları söylüyor: "Siyasete gelince bu konuda daha da dikkatli olmak lazım. Çünkü örneğin siyasi haberler yapan bir kişiyseniz ama kendi sosyal medya blogunuzda partizanlık içeren bir siyasi içerik söz konusu ise o zaman yaptığınız haberler de sorgulanmaya başlar. Tarafsızlık ilkesi bizim için önemli olduğundan bu sorunlu bir durum yaratır."
BBC'nin ve BBC Türkçe'nin özellikle Türk okurlar nezdinde ciddi bir tarafsızlık ve güvenilirlik sorunu olduğu açık. Bırakalım sosyal medya paylaşımlarını yayınlanan haberler bile bu açıdan inandırıcı bulunmuyor, şüpheyle karşılanıyor.
Yine de ilke doğru.
Gazetecilerin sosyal medya hesaplarında bir siyasi düşüncenin ya da çıkar grubunun temsilcisi gibi davranması onların inandırıcılıklarına, tarafsızlıklarına ve güvenilirliklerine gölge düşürür.
***
TEHDİT VE HAKARETLER
Sosyal medya kullanımıyla ilgili önemli bir konu da 'etkileşim'.
Gazeteciler sosyal medya kullanırken 'şeffaf' ve 'ulaşılabilir' olmaya özen göstermeli. Etik kurallara uygun davranarak takipçileriyle diyalog kurabilmeli.
Öte yandan
'trolleşme' günümüzde internet ekosisteminin ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Meslektaşlarımızın bu konuda da dikkatli olması gerekiyor. Hakaret ve tehditlerle karşılaştıklarında
'kendi hesaplarını kendileri görmek' yerine gazete yönetiminden ya da hukuk servisinden
yardım istemeleri daha doğru bir yol olacaktır.
***
TELİF HAKKI
İşin elbette bir de
'hukuki' boyutu var. Gazeteciler yaptıkları sözleşmeler gereği öncelikle gazeteler için çalışıyorlar. Yaptıkları haberleri de öncelikle çalıştıkları gazetenin yazı işleri kuruluna sunmakla yükümlüler. Çünkü mesleki faaliyet sonucu ürettikleri bütün değerler aslında çalıştıkları kurumun malı.
Dolayısıyla gazeteye vermedikleri bir haberi kendileri yayımlayamazlar. Gazeteye verdikleri ya da verecekleri bir haberi gazeteden önce duyuramazlar.
Kimse umursamıyor ama 'ticari' açıdan durum böyle.