Karşı bildiriyi imzalayan gazetecilerle görüştüm. Biden hayranı olmadıklarını, Biden'la görüşüp imzasını almak ya da birlikte fotoğraf çektirmek gibi bir hayallerinin olmadığını, sadece süregelen bir iletişim hatasına dikkat çekmeyi amaçladıklarını belirttiler. Bu açıdan kendilerine hak veriyorum.
Elbette dileyen dilediği ile görüşür ve dilediği mesajı verir. Hatta demokrasi ve medya özgürlüğü mesajlarının kimin tarafından verildiği önemli değildir. Bütün fikirler değerlidir.
Fakat Biden'ın seçimi ya da ülkesinin Türkiye'deki misyon şefleri tarafından ona biçilen rol de gösteriyor ki ABD'nin buradaki görevlileri toplum ve medya ile ilişkiler konusunda başarısızlar. Şeffaf ve dengeli davranmak yerine belli başlı toplum kesimleriyle ve gazetecilerle çalışmayı tercih ediyorlar. Eleştiriye ve farklı fikirlere açık değiller. Gazetecilerle tek yönlü bir ilişki kurmak istiyorlar.
Oysa bu yönlendirme çabası hem geri tepiyor hem de ülke imajına zarar veriyor.