James Potter 'iki farklı dünyada yaşadığımızı; bunlardan birinin gerçek dünya, diğerinin medya dünyası olduğunu' iddia ederken belki de haklıydı. Bugün herhangi bir arama motoruna adını yazdığımızda karşımıza sihirbaz Harry Potter'ın babası olan James Potter çıkıyor. Gerçek dünyanın saygın üniversitelerinde on yıllar boyunca ders vermiş iletişim profesörü dostumuz, bir roman kahramanı tarafından arkalara itilmiş.
Orson Welles'in Dünyalar Savaşı adlı eseri radyo tiyatrosu olarak seslendirildiğinde, ki yıl 1932 idi, bazı Amerikalılar büyük bir telaşa kapıldılar. Program sırasında birçok kez bunun 'gerçek değil kurgu' olduğu anons edilse de paniğin önüne geçilemedi.
Kimi zaman bu iki dünya arasındaki sınırların iyice muğlaklaştığına şahit oluyoruz. Ölen dizi karakterlerinin ardından gıyabi cenaze namazı kılınıyor. Sosyal medyada kendisini İstanbul Valisi olarak tanıtan bir trol, kar yağışı nedeniyle okulları tatil ettiğini ilan edip birçok insanı kandırabiliyor.
Gerçekçilik sorunu
Kimi uzmanlar 'reality show' adı verilen programların başarısını 'gerçekçi' olmalarına bağlıyor. Seçim gecesi bile en çok izlenen program olmayı başaran Survivor'ı ele alalım. Dünyanın farklı ülkelerinde farklı formatlarda yayımlanan bu 'show'da yarışmacıların bir adada yaşadıkları ve yalnız oldukları izlenimi oluşturulmak istenir. Oysa biliyoruz ki bu doğru değildir.
Ada izlenimi vermek için çekimlerin ille de bir adada yapılmasına gerek yoktur. Yarışmacıların çevresinde çekim ekibi, teknik ekip, sağlık ekibi gibi onlarca insan bulunmaktadır. Yarışma sırasında yapılan çekimlerin hepsi değil çok küçük bir kısmı kullanılmaktadır. Özellikle dramatik, trajik ya da komik olan sahneler. Bu, ne kadar gerçekçi olabilir?
Doğrusu şu ki bir yönetmenin ve rejinin olduğu hiçbir ortamda saf gerçeklikten söz edemeyiz. Ekrana yansıyan gerçek değil, olsa olsa gerçeğin bir hayal gücü tarafından kurgulanmış halidir. Hepsi birer yazı işleri kurulu tarafından yönetilen gazetelerin durumu da bundan farklı değildir.
Medyanın kurgusallığı
Aynı şey bütün haberler ve programlar, hatta medyanın kendisi için de geçerlidir. Medya kuruluşları kendine has karar alma mekanizmaları ve sınırları olan kurgusal organizmalardır. Seçimler yaparak gündemi kurgularlar.
Medyanın ticari faaliyetleri vardır ve bu faaliyetler ekonomik aktörler ya da sistem tarafından desteklenir. Sistem derken ekonomik yapının vatandaşlardan reklam verenlere uzanan bütün bileşenlerinden söz ediyoruz. Yapımcı, yazar, yönetmen, kameraman, muhabir ve editör bu ilişkiler ağından etkilenir.
Medya kaçınılmaz olarak ideolojik ve manipülatiftir. Toplumsal ve politik söylemler üretir. Her ne kadar bağımsızlık ve tarafsızlık söylevleri vermekte üzerlerine yoksa da medya çalışanları hazırladıkları içeriklerin ve taşıdıkları mesajların ideolojik bir arka plana sahip olduğunun farkındadır. Hazırlıklarını buna göre yaparlar. Bakış açılarını buna göre belirlerler.
Üstelik medyada biçim ve içerik yakından ilgilidir ve her medya kuruluşunun kendine has bir estetik tarzı vardır. Estetik konusundaki tercihleri medyayı basit bir aktarıcı olmaktan çıkarır, daha komplike ve üslupçu bir cihaz haline getirir.
Zorunlu ders
Medyanın verdiği mesajların okunduğu ya da duyulduğu gibi anlaşılmaması gerektiğini bilmek önemlidir. Bunun için de medya içeriğinin oluşturulduğu sosyal, kültürel, ekonomik, politik ve tarihi süreci iyi analiz etmek gerekir. Vatandaşların tarihe ama özellikle medya tarihine aşina olmaları elzemdir. Medya kuruluşlarının kodları ve sicili o tarihte gizlidir.
Bir iletişim akınına maruz kaldığımızda hemen inanmak yerine çok basit sorular sorarak başlayabiliriz işe: Görsel ve işitsel iletişim araçları nelerdir? Bu araçlar kimi temsil eder ve kimler tarafından kullanılır? Etki alanları ve güçleri nasıl ölçülür?
Bir adım daha ileri giderek şu soruları da sorabiliriz: Haber görüntüleri, metinleri, programlar ve reklamlar nasıl kurgulanır? Kullanılan teknikler ve semboller hangi anlamlara gelir? Yapılan programların ve haberlerin hedef kitlesi kimlerdir? Haberde kullanılan perspektif hangi amaca hizmet eder? Haberin bu şekilde kurgulanmasından kim ya da kimler menfaat sağlayabilir?
Nasıl ve neden yapıldığını bilmek okuru ve izleyiciyi edilgen olmaktan çıkarır, bilinçlendirir. Başta çocuklar ve gençler olmak üzere bütün vatandaşları medya karşısında korunaklı hale getirir.
Yeni hükümetten beklentim 'medya okuryazarlığı' dersini göstermelik ve seçmeli olmaktan çıkarıp, gerekli altyapıyı hazırladıktan sonra, en azından ilköğretim okulları için zorunlu hale getirmesi.
Sadece medyanın doğru anlaşılması için değil medya bağımlılığıyla mücadele etmek için de bu gerekli.