Seçimler yaklaşırken karmaşık bir tablo ile karşı karşıyayız. Gazetelerde onlarca farklı seçim anketi yayımlanıyor. Bu anketlerin 'sıralama' dışında neredeyse hiçbir ortak noktası yok. Okurlar sonsuz bir tahmin döngüsünün içine hapsedilmeye çalışılıyor.
"Seçmen anketler yoluyla manipüle edilebilir mi" sorusuna araştırmacılar farklı yanıtlar veriyor. Fakat geçtiğimiz günlerde "sızdırılan" bir araştırmanın da gösterdiği gibi bütün seçmenleri olmasa bile piyasaları manipüle etmek mümkün. Daha da önemlisi seçim yayımcılığı konusunda etik standartlara uymamak gazeteciliğin bizatihi kendisini manipüle ediyor.
Maalesef Türk basını seçim öngörüleri konusunda kör ve inkarcı bir sicile sahip. Bazı meslektaşlarımız bütün seçimlerde yanıldıkları halde 'seçmen davranışını etkilemeye çalışma' bağımlılığından ve şehvetinden kendilerini kurtaramıyorlar. Gerçekçiliğin yerini partizanlık, gözleme dayalı haberciliğin yerini dilek ve temenni haberciliği, yani 'propaganda' alıyor. Sonuç: medyanın topluma yabancılaşması. Toplumu tanıma ve anlama yeteneklerini kaybetmesi.
Haberin unsurları
Seçimlere iki haftadan az bir süre kaldı. Anket yayınlama yasağının başlamasına ise sadece birkaç gün. Kamuoyu araştırma şirketleri, tabiri caizse, son kurşunlarını atmak üzereler.
Okurlarımıza şunu en açık haliyle anlatmamız gerekiyor. Seçim anketleri örneklem alma yöntemiyle yapılır. Bu örneklemde sınırlı sayıda insan bulunur. Dolayısıyla anket sonucu bütün toplumun değil kendileriyle görüşülen kişilerin o anki söylemlerini yansıtır. Anketlerin seçim sonuçlarının kesinliğine ulaşabilmesi ancak büyük bir tesadüf olabilir.
Gazeteler seçim anketlerinin hangi kamuoyu araştırma şirketi tarafından yapıldığını mutlaka belirtmelidir. Hatta mümkünse o şirketin siciline de yer verilmeli, daha önceki seçimlerde yaptığı anketlerin isabetli olup olmadığı haberin içerisinde belirtilmelidir. Bu sayede okur, o araştırma şirketinin tutarlılığı konusunda bir fikir edinebilir.
Seçim anketleriyle ilgili haberlerin içerisinde mutlaka yer alması gereken bir diğer bilgi anketin kim tarafından finanse edilmiş olduğudur. Kamuoyu araştırması yapmak maliyetli bir iştir ve okurun parayı kimin verdiğini bilmeye ihtiyacı vardır.
Üzülerek kabul etmek zorundayız ki geçmişte 'parayı verenin anketleri kazandığı' durumlara şahit olduk. Bunun nedeni araştırmacıların sonuçları çarpıtması değilse, o siyasi partinin güçlü olduğu yerlerde anket yapılması olabilir. Bu yüzden anketin hangi bölgelerde gerçekleştirildiği de haberde olmalıdır.
Anketin kaç kişiyle yapıldığı; bu kişilerin demografik, ekonomik ve toplumsal hususiyetleri de önemlidir. Haberde bunlar ayrıntılı bir biçimde betimlenmelidir.
Bir diğer unsur ise haberin hangi tarih aralığında gerçekleştirilmiş olduğudur. Çünkü seçmen tercihleri yaşanan siyasi tartışmalara ve partilerin yürüttüğü kampanyalara bağlı olarak son ana kadar değişebilmektedir.
Nihayet, telefonla yapılan bir anket ile yüz yüze görüşerek yapılan bir anketin sıhhat dereceleri aynı değildir; yönteme de değinilmelidir.
Sorular önemli
Seçim anketleriyle ilgili bir başka önemli nokta cevaplar kadar soruların da önemli olduğudur.
"Kendinizi hangi siyasi partiye yakın hissediyorsunuz", "Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz", "Seçim bölgenizde hangi siyasi partinin adaylarını daha doğru seçtiğini düşünüyorsunuz", "Hangi partiye kesinlikle oy vermezsiniz" gibi sorular birbirinden bütünüyle farklı anlamlara gelir ve cevapları da değişir. Bu yüzden seçim anketleri yayımlanırken seçmenlere sorulan soruların neler olduğunu da açıklamak gerekir.
Gazetelerin seçim döneminde yapılan bütün anketleri yayımlamak gibi bir zorunluluğu yok. Ama okura farklı perspektifler kazandırabilmek için sonuçları farklı çıkan anketleri birlikte paylaşmak çeşitlilik sağlayacaktır.
Kanaatimce ciddi bir gazetenin yapması gerekenlerden biri de seçim gerçekleştikten sonra, seçimden önce yayımladığı anketlerin doğruluğunu ve tutarlılığını sorgulayıp okurlar paylaşmaktır. Bu, yaptıkları araştırmalar yanlış çıkan kuruluşları daha dikkatli davranmaya itebilir.
Sabah'ta çalışan arkadaşlarımız için şunun altını çizelim: Yüksek Seçim Kurulu'nun seçimlere kısa bir süre kala aldığı 'anket yayınlarını yasaklama kararı' tavsiye niteliğinde değildir ve gazeteler buna uymak zorundadır.