Murat Karahan adlı okurumuz internet medyasının önemli sorunlarından birini gündeme getirmiş:
"İnternet sitenizde şöyle başlıklar görüyoruz: 'O okul müdürü hakkında karar verildi', 'O manşetler hakkında konuştu', 'O banka satılıyor', 'O gazeteci tahliye oldu.' Bütün haber siteleri başlıkta 'O' sıfatı kullanmayı alışkanlık haline getirdiler. Artık çok yakışıksız, çok iğreti geliyor. Bırakın artık. Amaç nedir? Merak uyandırıp haberin içine çekmek midir?"
Evet, amaç odur ama okurumuzun da belirttiği gibi bu yanlış ve bıktırıcı bir yöntem. 'O' diyerek tarif ettiğimiz canlıyı ya da kurumu aslında herkesin bildiğini varsayıyoruz. Oysa okurun böyle bir mecburiyeti yok. Ayrıca, başlıkta 'o' kelimesini kullandığımızda genellikle işaret ettiğimiz canlı ya da cansız varlığı hedef göstermiş oluyoruz. Özellikle bu yöntem kadınlar ya da yaşlılar gibi gruplar için kullanıldığında işaret etme boyutunu aşıp aşağılamaya ya da ayrımcılığa dönüşebiliyor. 'O kadın', 'o şarkıcı' ibarelerinde sık sık rastladığımız gibi.
Nihayet, başlıkta 'o' kelimesinin kullanılması okura 'herkesin bildiği ve senin de bilmen gereken bir şey' mesajı gönderiyor ki. Bunlar okuru kandırmaya yönelik kusurlu hareketler. "İnternet gazeteciliği böyle gerektiriyor" diyerek geçiştirilemez.
Avcı editörler
Perspektifimizi biraz daha genişletelim... Malumunuz olduğu üzere internet medyasında bütün sayfaları tek tek satıyoruz. Başlık ve spot yazımı farklı bir yönlendirme mantığına dayanıyor. Bu da etik sorunların doğmasına neden oluyor.
Çengel başlıklar adını verebileceğimiz, tabiri caizse okuru bir balık olarak gören, yakalamayı ve peşinden sürüklemeyi amaçlayan başlık türü günden güne yaygınlaşıyor.
Bu başlıklar genellikle haberin unsurlarından en az birinin muğlaklaştırılması ya da manipüle edilmesi yoluyla üretiliyor. Sözgelimi, 'Cuma namazı sonrası camiye bombalı saldırı' başlığını attığınızda okur telaşlanarak linke tıklıyor. Bir de bakıyorlar ki olay bir Ortadoğu ülkesinde gerçekleşmiş.
Darbeler yaşamış bir ülkenin vatandaşı olarak 'Ordu yönetime el koydu' başlığı okurda farklı çağrışımlar yapıyor. Oysa haber bir Afrika ülkesinde gerçekleşiyor.
Elbette bu olayların da haber değeri var. Başlıklar da teknik olarak yanlış görünmüyor, biliyorum. Suç değil en azından. Fakat hepimiz biliyoruz ki bu başlıklar okuru avlamak için atılıyor. Haber sitesi editörlerinin ve haber sitelerinin bu avcı güdüsüyle yüzleşmeleri ve vicdan muhasebesi yapmaları yararlı olacaktır.
Üç noktalı başlıklar
Okurun merak duygusuna seslenmek iyidir, evet, ama bu duyguyu sömürmemek, suiistimal etmemek gerekir. Bu minvalde, son dönemde bir de sonu üç noktayla biten başlıklar türedi. İnternet siteleri, 'Aracıyla kadına çarptı; Yetmedi ormana girip saatlerce...', 'Çok şaşıracaksınız, Soyunan genç kız gizli kamerayı fark edince...' ya da 'Canlı yayında şok hareket, Muhabire arkadan usulca yaklaştı ve...' gibi başlıklardan geçilmiyor.
Bu başlıklar ciddi haber sitelerine yakışmıyor.
Uyum sorunu
Kimi çengel başlıklarda karşılaştığımız sorunlardan biri ise kopukluk. Başlık ile haber arasında zayıf bir bağ olsa bile uyumsuzluk ortaya çıkıyor. Başlıkta 'Whatsapp Kullanıcılarına Kötü Haber' yazıyor ama metinde bu kötü haberin ne olduğu açıklanmamış. 'Uçuk nasıl geçer' demiş yazarımız ya da editörümüz ama nasıl geçtiğini lütfedip bir cümle ile de olsa açıklamamış.
Bir başka sorun ise ironi ile ciddiyet arasındaki geçişkenliğin artması. Yazımızı buna dair bir örnekle bitirelim:
sabah.com.tr'de 'Eğer federasyon incelerse Galatasaray'ın şampiyonluğu elinden alınabilir' başlığını gören okurlarımız şaşırmışlar. Farklı spor yazarlarının yorumlarından oluşan çok sayıda sayfayı sonuna kadar okuduklarında görmüşler ki bu cümle Erman Toroğlu'nun kaleci Muslera'nın performansı hakkında yaptığı bir espriden ibaretmiş.