Gazeteler için reklam-haber dengesini kurmak önemlidir. Sadece basılı nüshalar için değil, internet sayfaları için de.
Son bir ay içerisinde okurlarımızdan gelen onlarca şikayet mesajından bazıları şöyle:
Lütfi Erdoğan: "İnternet sayfanızın okunmasını, ziyaret edilmesini istemiyorsunuz herhalde. Okuru ne kadar çileden çıkarıcı şey varsa onu yapıyorsunuz."
Salih Yılmaz: "Bu ne kardeşim yahu! İnternet sitenize giriyoruz; sağdan, soldan, üstten, aşağıdan, her sayfadan, her yerden reklam çıkıyor! Biz nasıl haber okuyacağız."
Resul Şen: "Allah aşkına şu reklamlara bir sınır getirin. Haber okuyamıyoruz. Tam bir haberi tıklıyorum, pat diye ekranı kaplayan bir reklam... Başka bir habere bakayım diyorum, pat yine reklam. Reklam kapatmaktan gına geldi."
Rüstem Erol: "Sitenizdeki videoları açtığım zaman reklam çıkıyor ve kapatamıyorum. Zorla seyretmemizi istiyorsunuz, mecbur muyuz?"
Leyla Akkor: "Bir takipçiniz olarak uyarıyorum: İnsanları bunaltıyorsunuz. Çevremdeki birçok insan sadece reklam yüzünden artık başka sitelere yöneldi. Benim de az kaldı."
Selim Şıker: "İnanın bu sinir edici bir durum. Sanırım bu şekilde devam ederse sabahın web sayfasına girmeyi bırakacağım."
Sürdürülebir değil
Web sitelerinin biricik gelir kaynağı reklamlar. Dolayısıyla 'reklam almayın' denemez. Ama bu konuda ölçülü olmakta yarar var.
Okurun sadakat ve güvenini kazanmak sürdürülebilir bir marka başarısının ilk şartıdır. Reklam konusunda agresif davranmak kısa vadede yanıltıcı bir şişkinliğe yol açabilir, fakat uzun vadede okur ve prestij kaybına neden olur.
İnternet sitesinde reklamlar haberlerin önüne geçmemeli, haberlerin okunmasını zorlaştırmamalı; haberle reklam keskin çizgilerle birbirinden ayrılmalıdır. İstenmeyen reklamlar okur tarafından kolayca kapatılabilmelidir. Okura saygı bunu gerektirir.
Reklamcılar 'atalet maliyeti' olgusunu hesaba katmalıdır. Bir ürüne ya da hizmete ulaşmak güçleştikçe; müşterilerin o ürün ya da hizmetten vazgeçme oranı artmaktadır. Bu saldırgan reklam politikasının, yukarıdaki mesajların da gösterdiği gibi, çok sayıda okurun kaybedilmesine yol açması kaçınılmaz. Nitekim, 'tıklanma eğrisi' şimdiden bu konuda bir fikir vermeye başladı bile.
Olaya sadece 'ekonomik' açıdan baksak bile... Bu politika 'sürdürülebilir' olmaktan çok uzak. Okurların kaybedilmesi, zaman içerisinde reklam gelirlerinin düşmesine yol açacak; bugün başarı gibi görünen şey o gün telafi edilmesi mümkün olmayan bir başarısızlığa dönüşecektir.
Dijital Yayınlar Reklam Genel Müdürü Selim Gülmen umuyorum ki bu uyarımı ciddiye alır.