Konuyu daha geniş bir çerçevede ele alalım. Sayfanın mimarları dediğimizde aklımıza muhabir, editör, fotoğrafçı ve tasarımcı gelir. Bunlar arasındaki ilişki de nihayetinde bir 'paylaşım' meselesidir.
Mizahileştirerek anlatalım:
Tasarımcının önceliği sayfanın güzel görünmesidir. Gazetenin şablonlarıyla kendi estetik kabiliyetini birleştirip bir model çizer. O model bir kez çizildikten sonra acayip bir ezoterik nitelik kazanır.
Muhabirin önceliği metindir. Yazdıklarını doğa kanunları sanabilir; haberinin kısaltılmasından rahatsız olur. İzin verilse bütün sayfayı yazıyla doldurabilir.
Fotoğrafçı da benzer beklentilere sahip. Olabildiğince çok ve büyük fotoğrafın sayfada yer almasını ister.
Oysa, disiplinli olmayan dağılır, esnek olmayan kırılır.
Birbirlerinin alanını sınırlamamak kaydıyla içerik ve sunum arasında bir denge kurmak önemlidir. Haberi yapmak ve çekmek kadar, haberi okurun ilgisini çekecek ve kolay okunacak şekilde sunmak da mesleğin incelikleri arasındadır.
Bu çerçevede...
Kimi zaman haberin bütünlüğünü korumak için metne hiçbir müdahale yapmamak gerekir. Attığınız paragraf masumiyet karinesiyle ya da cevap hakkıyla ilgili olabilir.
Kimi zaman iyi hazırlanmış bir info-grafik sizi yazı ve fotoğraf kalabalığından kurtarabilir.
Kimi zamansa doğru zamanda ve yerde, doğru açıyla çekilmiş bir fotoğraf hikayeyi onlarca cümleden daha iyi anlatabilir.
Birbirlerini bastırmadan ve öldürmeden neyin nasıl dağıtılıp yerleştirileceği konusunda bütün tarafların editörün moderatörlüğünde ve birlikte karar vermeleri gerekir.