Piyasalarda fiyat hareketliliğinin hızlandığı şu sıralarda kesin olan şudur ki bu süreçte zorunlu olmadıkça işlem yapmak son derece risklidir. Doların son haftalardaki hareketliliği, "daha da artacak algısı" yüzünden yukarıya doğru meyletti. Ancak bu ortamda sakin olmayanların kaybedeceği kesindir.
Dolar bu, iner de çıkar da... Tıpkı bundan önceki seçim süreçlerinde olduğu gibi... Hele ki döviz spekülatörlerinin sükûnetini koruyamayanlar üzerinden yüksek gelirler elde ettiği ortamda...
Seçim sandığını ekonomi üzerinden etkileme girişimlerinin yakın tarihine bakıyoruz; benzer olguyu bundan önceki seçimde de yaşadık. Dövizdeki aşırı hareketlilik, özellikle dolar fiyatı piyasalarda işlerin yolunda gitmediği algısı oluşturuyor.
Şirketlerin döviz yükümlülükleri için sükûneti kaybetmesi, bir başka maliyet alanı oluşturuyor. Yüksek fiyattan dolar talebi bir yandan fiyatı yukarı iterken diğer yandan "aşırı oynaklık" kanaatini piyasalara enjekte ediyor.
Sükûneti kaybetmenin bir başka faturası, durduk yerde durgunluğu davet etmektir. Kirpi sendromu denen hadise, tehlike algısıyla içine kapanmayı anlatıyor. Bu durumda işletmeler faaliyetlerini yavaşlatma hatasına düşerler.
Seçim sandığına kadar piyasalardaki hareketlilik, eğer sükûnet avdet etmez ise şirket bilançolarını da etkileyecek. Vadesi gelmiş alacağını, ödeme kabiliyeti varken yerine getirmeyenlerin sayısı, ne yazık ki bu ortamda artabiliyor.
Vatandaşın dikkat etmesi gereken temel olgu, döviz hareketliliğinin böylesine hızlandığı süreçte, sükûnetini kaybetmemesi, algı operasyonlarının elsiz dilsiz kurbanı olmamasıdır. Aksi halde başta kendisine olmak üzere ekonomiye gereksiz maliyetler yüklenecektir.