Kredi derecelendirme kuruluşları, öteden beri Türkiye'nin gündemindedir. Eskiden, düşürdükleri notlar üzerinden kriz çıkarmalarıyla... Şimdi de açıkladıkları notlara aldırmayan küresel sermayeden dışlanma süreçleriyle...
Sıfırcı hoca Standart&Poor's ve Moody's Teyze yanı sıra şantajcı Fitch, Türkiye ofisini kapatmış... Son 2 krizin 8'ini bilen ekonomistler(!) bu durumu "olumsuz" niteleye dursunlar, olan biten şu: Fitch, giderek hiç oluyor. Zira takan yok, aldıran yok.
Diğerleri? S&P zaten bizimle çalışmıyor, gönüllü not açıklıyor, Moody's ise Türkiye için "yatırım yapılamaz" demesine rağmen çift haneli çeyrek büyüme rakamları, küresel yatırımcının iştahını kabartıyor.
Çok değil 3 yıl önce sandığı ekonomi üzerinden etkilemek için uydurulan "Kırılgan Beşli" yalanına Fitch de katılmış, itibarımızı karalama korosunun baş solistliğine soyunmuştu. Yetmedi, "başkanlık sistemi sorun olur" diye beyanlar verdi. Yetmedi, "hızlı büyüme riskli" diyerek gaz-fren tartışması başlatmak istedi.
Şimdi de tası tarağı toplayıp Türkiye'den gitme kararı almış. Haklıdır da... Neticede küresel sermaye takmıyor, biz aldırmıyoruz. Adam yerine konulmadığı yerde durması zaten utanılası bir durumdu. Fakat gittiği yerlerde de not şantajları sökmemeye başladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "bunlar ideolojik yaklaşım içinde patinajda" diyor. Güven ve istikrar yok dedikleri Türkiye'nin tüm kriz projeleri, faiz ve döviz üzerinden yürüyen darbeler ve algı operasyonlarına rağmen "güven ve istikrar adası" kimliğini bozamadılar.
Sonuç, Fitch'i özleyeceğimi sanmıyorum. Dükkânı zamanında kapadığını dahi söyleyebilirim. Zira kendi ülkelerinin krizini göremeyenlerin bize ayar verebildiği günler, çoktan mazi oldu. Fitch'liği bittiği yerde hiçliği başlayacaktır şimdi...