Başbakan'ın ortaya attığı TL Zone fikri, (etrafındaki tartışmalar gösteriyor ki) "eğer gerekleri yapılır ve vazgeçilmez ise" pekâlâ mümkün. Bu fikre müstemleke kafasıyla "olmaz" diyenleri bir kenara koyarsak, "evet, ama" diyenlerin katkıları, TL Zone'u bir "çılgın proje" olmaktan çıkarıp, 2023 hedefi gibi bir siyasi vizyon haline getirebilir.
Geçen asrın para birliği, ticaretin fiili sonuçlarıyla oluşurdu. İpek Yolu'na eğer siz hâkim iseniz, üzerine resminizi bastığınız sikke ile Macaristan'dan Pekin'e dek para koridorunuz kurulmuş olurdu. 19'uncu yüzyılda para sahaları, sömürgecilik dinamizmi üzerine kuruldu. Yakın geçmişteki Eurozone, yasal anlaşmalar ve benzer ekonomiler üzerine inşa edildi.
TL Zone'a "fantezi" diyenlerin argümanı şu: "Böyle bir yasal düzenleme için önce ticaret birliği, ardından siyasi birlik ve sonrasında para birliği sırasının izlemesi şart." Ama bugün dünya ticaretinin üçte ikisini gerçekleştiren dolar, euro, yen, sterlin ve İsviçre frangı dışında, ruble, yuan da oyuna katılmak istiyor. Lira, Türkiye'nin artan önemine paralel olarak bu yarıştaki paralardan biri.
TL Zone, para üzerinden egemenlik alanıdır. Senyoraj kıtasıdır. Hiç kimse çıkıp size bunu vermez. Veya birileri mezarından kalkıp "TL de artık zone kurabilir" demez. Bunu siz, paranızın arkasına koyduğunuz ekonomi, siyasi vizyon ve gücünüzle sağlarsınız.
Türkiye'nin bugün dış ticaretinin %8'i TL ile yapılır hale geldi. 188 ülkeye ihracat, 119 ülkeden ithalatın bir bölümü, TL ile yapılabilmiş. Tabii ki bu durum bir "zone" oluşturacak kritik kütle olmaktan "henüz" uzakta fakat dolar da kariyerine bir yerden başlamadı mı?
Bugün güçlü TL ile başlarsın, yarın finans merkezlerini kurar, ilk 10 ekonomi arasına girersin. Siyaseten güçlenir, kural koyan ülkelerden biri olursun. Kurnazlığı değil aklı hâkim kılarsın, katma değeri yüksek üretimi, marka şehirler, küresel markalar ve güçlü finansal yapılar oluşturursun. Güçlü TL'den TL Zone'a, sen istemesen de geçersin. Ama önce bunu kendine yakıştırman gerekir.