Şu sıralar Devlet Tiyatroları'nda sahneleniyor; Profesyonel... Dünyaca ünlü Sırp yazar Dusan Kovaçevic, Yugoslavya'da gücün el değiştirme sürecini anlatırken, bir edebiyat adamını izlemekle görevli polis komiserinin ağzından, muhteşem bir söz sarf ediyor: "benden istenenden daha fazla kötülük yapmadım..."
Komiser Luka yoldaş böyle bağırıyordu ama bizim komiser İhsan Sabri Çağlayangil, gece yarısı kamyon farları ışığında kurduğu mahkemede, "iradenin" ondan istediğinden daha fazla kötülük emrediyordu: "önce oğlu Reşik Hüseyn'i asın, uzun sürsün ve Seyit Rıza'nın izlemesini sağlayın..."
Bugün Dersim ile yüzleşiyoruz. Siyasal özür, Başbakan'dan geldi. Ancak yetmiyor. Finansal özür de şart ve bu özrü zaten bizzat Dersim faili partinin bugünkü lideri önerdi. Kılıçdaroğlu "tazminat da ödensin" diyor. Doğrudur. Ödenmeli. Ancak bu tazminatı devlet bütçesinden ödemekle, zaten astığın, yaktığın, Sabiha Gökçen'ine bombalattığın halkın da içindeki vatandaşa yüklemek, ne derece doğru?
Doğru olan, bunu zaten kendi finansal kaynakları bulunan CHP'nin, İş Bankası'ndaki hisseleriyle ödemesidir. Dersim mağdurlarının torunlarından topladığın vergiyle katliam mağdurlarının torunlarına tazminat ödenmesi, olacak şey değil.
Bugün Türkiye'nin en büyük özel bankası konumundaki İş Bankası'nın % 28.09 hissesi CHP'ye ait. Cuma itibarıyla İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin değeri 4.5 milyar lira. Bu, Dersim mağdurlarının manevi olmasa bile, maddi olarak rahatlaması için önemli bir kaynak.
Siyasal özrü Başbakan diledi. Finansal özrü de mağduru halk değil, faili CHP ödemeli.