Resmi Gazete'de 1 ay önce yayınlanan Türk Patent Enstitüsü Tebliği, markaya dair mevcut ezberleri "bozacak" ağırlık ve öneme sahip. Öncelikle ünlü "soyadı markalar" faaliyet alanı dışındaki girişimcilere "açık" hale getiriliyor. İkincisi "ilk gelen ilk alır" prensibi gereği, zaten toplum hafızasında belli bir saygınlığa erişmiş markalara "yeni algı alanları" açılıyor.
Gerekçe, AB müktesebatına uyum. Gerekiyor muydu? Evet. Ancak enine boyuna tartışılmadan, sessiz sedasız "ben karar verdim, oldu" mantığıyla yayınlanması, çok sayıda hukuk sorunu, çatışma alanı doğuracak.
Sonuçta "artık ad bulamıyoruz" gerekçesi ne kadar yerinde ise itibarlı bir markanın toplum zihnindeki karşılığını, başka firmalara açmanın, ticari ve sınai kazanılmış haklar üzerinden risk taşıdığı da bir gerçek. Koç marka süt üreten bir KOBİ'yi anlarım. Fakat Koç tabelalı pavyon, sorgulanabilir. Sabancı marka elektrik süpürgesi üreten bir şirket bizi şaşırtmayabilir fakat BüfeSA, dava konusu olabilir. Ülker bir soyadı markası... Yüz binlerce KOBİ, bu 5 harf ile öylesi kullanır ki; şaşarsınız. Toplum zihninde yer etmiş marka kelimleler, havada uçuşacak; KOBİ'lere yeni fırsat çıkacaktır. Fakat milyonlarca lira ve onlarca yıl harcanarak oluşturulan mevcut meşhur markaların itibarı da riske girecektir. Önerim, değerli markaların bir an önce "itibar yönetimi" sürecine geçmeleridir.