Hammurabi bundan 3800 yıl önce Babil sokaklarına "vergisini ödemeyenin kellesi gider" diye yazdırmıştı. Ama kelleler de gitti, vergiler de ödenmedi. Zira vergi, hele ki oranı yüksek ise ödeyenin canını yakan bir şey!.. Ama devletin de varlık sebeplerinden biri...
Peki herkes "daha azını ödeme" arayışında iken zenginlerin "bizden daha fazlasını alın" diye ortaya çıkışının sebebi nedir? Hele ki teknolojinin, paranın, silahın ve güvenlik güçlerinin koruduğu "gettolarına" sığınmışken...
Bütün zenginler böyle düşünüyor demedim, akıllı zenginler diye belirtelim de bizdeki devlete vergi takmayı marifet sayanlarla karışmasın. Akıllı zengin, teknolojinin, silahın veya yasaların onu gettosunda güvende tutmayacağını iyi biliyor. Çünkü canları da malları da küresel eylem dalgasının tehdidi altında...
Dünya hiç bu kadar zengin ve gelir dağılımı da bu denli "kötü" olmamıştı. İhtişam ve sefalet, düne kadar farklı coğrafyalarda iken fakirin zengine "göçü", kontrol(!) edilebilirdi. Küreselleşme, ihtişam ve sefaleti aynı ülkede, aynı kentte ve hatta aynı sokakta "yan yana" getirdi.
Açlık-tokluk, kardeşler arasına da indirgenmiş durumda. Bill Gates bir mülakatında bana şunu demişti: "Zengin ile yoksulu ayırt etmek için onların bulunduğu coğrafyaya değil, eğitimin hangi basamağında olduklarına bakacağız."
Cem Karaca "namus belasına gardaş..." diyordu. Şimdi zenginler "can belasına gardaş" diyor, "bizden daha fazla vergi alın!" Kardeşlerin arasına dahi giren servet uçurumu, "zenginden daha fazla vergi" ile kapanır mı?
Göreceğiz...