Enerji Bakanı'nın tartışmaya açtığı öneri; sabah 6'da işbaşı ve cumartesileri de çalışmayı düşünmek...
Erken işbaşı önerisine gerekçe, günışığından daha fazla yararlanmak ve böylece yılda 600 milyon liralık tasarruf yapmak. Cumartesi mesaisine gerekçe, ülke olarak daha fazla çalışmaya ihtiyaç duymamız.
O halde tartışalım. Öncelikle mesai saatlerini güneşe bağladığınızda, özellikle kent odaklı yaşam tarzlarını buna göre tanzim etmeniz gerekir.
Şayet güneş, sabah 6'da işbaşı yapmanızı söylüyor ise, bu saatte işe gitmeniz için metro, otobüs ve vapurun ilk seferini sabah 4'te başlatmalısınız. Yetmedi, çocuğunuzu bırakacağınız kreşin en geç 5'te açık olması gerekir. Değer matrisinde eğer bir birim, güneşin dışında kalmışsa, ortaya kaos çıkacağı kesin.
Hele ki küresel ekonomide bütün zaman düzenlemesinin, ulusal saat dilimine göre ayarlandığı sistemde, tedarikçiniz, iş ortağı veya müşteriniz, bu mesai saati değişiminden etkilenecektir.
Çalışma saatlerini, bir yere kadar esnetebilirsiniz. Ancak bu yer, "işbirliği kültürü" üzerine kurulmuş kent odaklı yaşam tarzının "olmazsa olmazları" ile sınırlıdır. Devlet memurunu sabah erken işe getirmenin mantığı ise "yoktur" ve gereksizdir. Zira zaten 700 bin "nitelikli" memurla dönebilen devlet çarkı için 2 milyonu aşkın memur vardır ve erken başlanan mesaide, daha fazla "aylak zaman" yaratılacaktır.
Kaldı ki bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde mobil hale gelen e-devlet, daha az sayıda "devlet kapısı" öngördüğünden memuru sabahın köründe daireye getirip, akşam tam da onlara ihtiyaç duyulan saatte eve göndermenin "faydası" tanımsızdır. Cumartesi çalışmaya gelince... Türkiye'nin daha çok çalışmaya değil, daha verimli çalışmaya ihtiyacı vardır. Zaten kendi coğrafyasından fazla çalışan bizlerin sorunu, "cumartesi çalışmak" değildir. Bunu, çoğumuz yapıyor. Mesela ben bir gazeteci olarak 40 yıldır cumartesileri de çalışıyorum. Esnaf da öyle... Hele 70'lerdeki "yarım gün çalışma", ilave trafik ve gereksiz mesai üretmekten başka işe yaramayacaktır.