Kamu sektörü son dönemde bir yenilenme, reform arayışında. Mayıs ayında, "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi" açıklanmıştı. Kamu, bu paket kapsamında toplam 100 milyar TL tasarruf etmeyi hedefliyor. Reform ihtiyacı sadece harcamalar ayağı ile sınırlı değil. İşin bir de kamu gelirleri ayağı var. Burada akla ilk vergiler geliyor.
Türkiye'nin adil ve etkin işleyen bir vergi sistemi olduğunu söyleyemeyiz. Vergi gelirleri KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilere aşırı bağımlı. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 65 civarında. Vergi sistemimizde çok fazla istisna var. Bu istisnaların bazıları kafa karıştırıcı, bazıları da belirlenen amaçlara hizmet etmiyor.
Türkiye'de göz ardı edilemeyecek büyüklükte bir kayıt dışı ekonomi problemi olduğunun altını çizmek lazım. Dünya Bankası'nın yayınladığı verilere göre, Türkiye'de kayıt dışı ekonominin yüzde 24 ila yüzde 31 arasında olduğu tahmin ediliyor. Şirketlerin birikmiş KDV iadesi alacakları gibi kronikleşmiş problemlerimiz de var. Tüm bunlar Türkiye'de kapsamlı bir vergi reformuna neden ihtiyaç duyulduğunu özetliyor.
TASLAK ÇALIŞMADA ÖNE ÇIKANLAR
Bir süredir vergi mevzuatına yönelik bir reform beklentisi vardı. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın mevzuat değişikliğine yönelik yaptığı taslak çalışma, bayramın hemen sonrasında sosyal medyada dolaşmaya başladı. Dört gündür de ekonominin ana gündemi haline geldi. Taslak çalışmada şu maddeler ön plana çıkıyor:
Borsa kazançlarının vergilendirilmesi,
Çok uluslu şirketlere küresel asgari kurumlar vergisi uygulanması,
Devreden KDV iadelerinin azaltılması,
Basit usulde vergilendirme sisteminin kaldırılması,
Ticari, zirai ve serbest meslek faaliyetleri nedeniyle gelir vergisi beyannamesi veren mükellefler için asgari gelir vergisi uygulaması getirilmesi,
Kripto varlıkların vergilendirilmesi,
Yurt dışına çıkış harcının artırılması.
Taslak metinde çok sayıda madde var. Yukarıdakiler en çarpıcı olanlar. Özellikle ilk üç madde önem ve aciliyet arz eden unsurlar. Bununla birlikte, taslaktaki bazı maddelerin içeriği ve takvimlendirilmesine yönelik olarak gözden geçirmelere ihtiyaç var gibi duruyor. Zira, vergi çok sayıda insanı ve şirketi etkileyen ve çok sık değişikliğe gidilmesi sağlıklı olmayan bir alandır. Vergilerle ilgili kapsamlı reform yapılırken, ince eleyip sık dokumalı, paydaşlarla temas halinde olunmalı ve değişikliklerin farklı boyutlar üzerindeki potansiyel etkileri dikkate alınmalıdır. Hatalı bir reform hamlesi yapıldığında, bunun maliyeti yüksek olabiliyor. Sonrasında bir şeyi düzeltmeye çalıştığınızda mevzuat yamalı bohçaya dönebiliyor.
ÜZERİNE DÜŞÜNÜLMESİ GEREKENLER
Reel sektör son bir yılda kredi faizlerinde büyük bir artışa maruz kaldı. Yüksek finansman maliyetleri şirketleri zorluyor. Bu ortamda esnaf ve küçük işletmeleri mali açıdan daha da zorlayacak vergi değişikliklerinin 2026'da devreye girmesi daha doğru bir yaklaşım olabilir. Ama bu her sektör ve büyüklükteki şirket için geçerli değil. Salgından bu yana -özellikle enflasyonist ortamda- kâr marjlarını hissedilir oranda artıran büyük şirketlerden daha fazla vergi alınmasına yönelik bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Bunların yanı sıra, gelir vergisinin yapısını daha adil hale getirmek için mevcut beş dilimli yapıyı altı veya yediye çıkartmak faydalı olabilir.
Reform taslağına yönelik en yoğun tartışma yurtdışı çıkış harcı üzerine oldu. Harç puluna dair planlanan artış oranı oldukça yüksek. Bu hususta seyahat yeri ve seyahat sayısına bağlı olarak harç bedelinde farklılaşmaya gidilecek bir düzenleme yapılması daha adil olur.
Taslak çalışmada mevzuattaki her bir değişikliğe yönelik etki analizi yapıldığı anlaşılıyor. Her değişiklikten ne kadar vergi geliri beklendiği hesaplanmış. Bu paket hayata geçerse, dolaysız vergi gelirlerinin oranının nereye kadar yükselmesinin hedeflendiği de hesaplanmalı.
Vergi reform paketi henüz taslak aşamada. Buradaki maddelerin ne kadarının ve hangi kapsamda yasalaşacağını zaman gösterecek. Taslağın son hali Meclis'e gönderilip görüşmeler neticelenene kadar, bu konu daha çok tartışılacaktır.