Bir seçim nasıl kazanılır?
Elbette... O seçime özgü hikâyesi ile... Güvenilir liderliği ile... Seçmene dönük söylemi ile... Gelecek tasavvuru ile... Saygın isimlerin listelerde yer alması ile... Halkla ilişkileri son güne kadar sürdürme iştahı ile... Rakiplerin performansını da gözeten kampanya içeriği ile... Gerilimin dozunu yönetme becerisi ile... Kayıt dışı unsurların seçmen iradesine müdahale girişimlerine karşı geliştirilen yöntemler ile... Sandıklara sahip çıkma ile... Ve nihayet... Siyasetin gerçek kahramanları olan teşkilatların özverisi ile...
2023 yılını özgün kılan seçimlerin Ramazan bayramından sonra yapılacağı artık netleşmiş durumda. Sanırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçimin kesin tarihini de fazla bekletmeden ilan edecektir. Nitekim seçimin biraz öne alınabileceği açıklaması ile hem kamuoyunu hazırlamış hem de muhalefet blokunun zamana oynama taktiğinin artık iş yapmayacağını göstermiş oldu.
Dikkat edilirse Erdoğan, fiilen seçim kampanyasına başladı bile. Bir yandan geniş kitleleri ilgilendiren tedbirler alıyor, diğer yandan beklenti yönetimi gerçekleştiriyor. Ülkenin dört bir yanına yayılan etkinliklerle hem tabanı motive ediyor hem teşkilatları hareketlendiriyor. Siyasi tansiyonun düzeyini gözetiyor.
6'lı Masa'yı adayını deklare etmeye zorluyor. Masa'daki dağınıklığı, karmaşık hesapları toplumun geneline mâl etmeye çalışıyor. Hayatının bir döneminde AK Parti'ye oy atmış (yüzde 70'lik) geniş seçmen kitlesini yeniden bir araya getirmeye, ülkenin geleceği için rasyonel muhasebe yapmaya davet ediyor.
Ayrıca..
Önümüz Ramazan... Ramazan'ın kutsiyeti ve barış ayı olması, kuvvetle muhtemeldir ki siyasetin yapılış tarzını da etkileyecektir. Cumhurbaşkanı'nın, siyasi parti genel başkanlarına karşı izleyeceği strateji ile değişik partilere gönül vermiş seçmenlere yönelik stratejisi arasında ton ve üslup farkları söz konusu olacaktır. Erdoğan'ın, "kucaklayıcı ve toparlayıcı mesajlarının" dün olduğu gibi bugün de halkta karşılık ürettiği açık bir gerçektir. Dili ile beyni arasındaki mesafe kısa olduğu, araya bir şeyler karışmadan kalpten konuştuğu için Erdoğan'ın ikna derecesi de yüksektir.
Ramazan ayının "sahur saati, günlük mesai saati, iftar saati ve sonrası" AK Parti lideri ve kadroları için son derece olağan ve alışkın oldukları bir performansa işaret etmektedir. 24 saate yayılan çalışma stili doğal olarak Cumhur İttifakı'nı üstün kılmaktadır.
Özetleyecek olursak...
AK Parti, bu seçimde sadece görünürdeki ittifak partileri ile değil, Türkiye üzerine hesapları olan her türden odakla da yarışmak, hatta mücadele etmek durumundadır. Sandığın kaderini de görünür faktörler kadar, arkasındaki projeleri boşa çıkarma enerjisi belirleyecektir.
***
GIDA GÜVENLİĞİ: "BULUNABİLİRLİK"
Dün, Tarım ve Orman Bakanı Sn. Vahit Kirişçi'nin yıllık değerlendirme toplantısında idik. Bakanlığın kapsama alanındaki konular öylesine fazla ki... Kuraklık riski, barajların doluluğu, tarımsal destekleme, bitkisel üretim, kent tarımı, tarımda dijitalleşme, gelir koruma sigortası, genç ve kadın çiftçilerin teşviki, et ve süt fiyatları, tahıl koridoru, Orman Genel Müdürlüğü'nün faaliyetleri, DSİ'nin yatırımları, evcil hayvanlara çip takılması, sahipsiz hayvanlara barınak yapımı...
Ancak ben üç konuya dikkat çekmek istiyorum:
1- Tarımı stratejik sektör gören ve milli güvenlik meselesi kabul eden yaklaşım.
2- Tek karış ekilip biçilmeyen toprak kalmaması ve "eli öpülesi çiftçiler" vurgusu.
3- "Gıdada bulunabilirlik!"
Cumhurbaşkanımızın inisiyatifi ile hayata geçen Tahıl Koridoru küresel gıda krizini önlemiş olsa da gıdaya erişim riski dünyanın büyük bölümünü tehdit etmeyi sürdürüyor. İşte böylesine bir ortamda Türkiye'de, "üretimin devamı, tedarik zincirinin sağlamlığı, raflarda aranan ürünün bulunması" büyük nimet!
NOT: 10 Ocak Gazeteciler Bayramı... Aktif görevde olsun olmasın, düzgün gazetecilere ihtiyaç fazla. Görüş farkı değil, karakter önemli. Lütfen onlara sahip çıkalım...