Ne olduysa, 2020 yılı Temmuz ayının son günlerindeki 37. Kurultay'da oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Millet İttifakı'nı oluşturan dostlarımızla ilk seçimlerde iktidar olacağız" deyiverdi. Delegeler bir an donup kaldı. Şaşkınlıktan birbirine baktı.
O mesele 25 aydır gizemini koruyor.
"Kemal Bey'i, tek başına hükümete gelemeyeceğine kim ya da kimler ikna etti? Dostlarını kimler seçti?"
Bu soru, hakiki manada karşılığını bulmadıkça, 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı, daha doğrusu kim ya da kimler tarafından belirleneceği konusunda hüküm kurmak yanıltıcı olur.
***
Demokrasilerin özgün yanı şeffaf seçimlerdir. Ama demokratik sistemlerin eşsiz yönü seçimle işbaşına gelinmesi kadar seçimle iktidar değişiminden geçer. Bu açıdan bakıldığında...
Siyasi rekabet adına, topluma alternatif sunmak adına, farklı fikir ve beklentilerin sandıkta karşılanması adına, 6'lı masa kurulması hafife alınamaz.
Gel gör ki...
"Zaman değişse de aktörler değişse de oynanan oyun değişmiyor."
İster, cumhurbaşkanlığı seçimini 2. tura bıraktırmak ve hatta seçimi kazanmak uğruna olsun isterse parlamento çoğunluğunu elde etme motivasyonuna dayansın...
Ülkeyi yönetmeye talip olan siyasi partiler, milli muhalefet kimliğini bırakır, yabancı misyonlardan, örtülü operasyonlardan medet umarsa... O zaman "siyaset mühendisliğinden" bahsedilir. Sadece bu durum bile Cumhuriyetin kuruluş felsefesindeki "antiemperyalist ruha" saygısızlık olur.
Elbette... Yarışmacı olmaktan, yerli veya yabancı fark etmeksizin pek çok çevre ile diyalog kurulmasından söz etmiyoruz.
Aksine... Amaca ulaşmak için hemen her aracı meşru gören zihniyetle emperyalist güçlerin çıkarlarının ortaklaşması riskine dikkati çekiyoruz.
***
Çok partili demokratik hayatın bir gereği olarak, 6'lı Masayı ve beyanlarını ilgiyle izliyoruz. Yoksa bu masa hak ettiğinden fazla gündeme geliyor.
Neden?
Çünkü bileşimi gibi yönetsel vaatleri de sorunlu duruyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kaldırmaya odaklı ama bu model içinde, "uzaktan kumandalı" veya "yetkilerini tam manasıyla kullanması istenmeyen" bir cumhurbaşkanı profili çiziliyor da ondan.
Kaldı ki...
CHP deseniz... Yüzde 25'te patinaj yapıyor.
İYİ Parti deseniz... Akşener dışında karşılık üretemiyor.
Saadet deseniz... Milli Görüş tabanının aklını karıştırıyor.
Deva ve Gelecek deseniz... AK Parti geçmişini silemiyor, kişisel ihtiras algısını kıramıyor.
Demokrat Parti deseniz... Tarihi ağırlığı ile örtüşmeyen marjinal oy sınırında duruyor.
Hepsinden öte...
HDP bu masanın bir yerine konuşlandırılmadığı sürece 6'lı masa, siyasi tarihe "bir deneme" olarak geçeceğe benziyor.
HDP'li her senaryo bizi...
Üniter devleti tartışmaya açacak bölücü hesaplara kadar götürüyor.
Özetle...
6'lı masa, fotoğraf değeri taşıyor taşımasına da... An itibariyle "Hele iktidardakiler bir gitsinler, çarşı karıştı mı, faturayı geçmişe keser, sonrasına bakarız" anlayışını temsil ediyor. Tam da bu nedenle... Umuttan ziyade umutsuzluk sarkacında gidip geliyor!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz