Muhalefetin, dozu artacağı anlaşılan miting stratejisinin, kamu kurumlarının kapısına dayanma planı ile birlikte işlediği, hem hükümete hem de devlete duyulan güveni örseleme amacı taşıdığı çok açık. Esasen, bir tür "sokak organizasyonu" diyebileceğimiz durumla karşı karşıyayız.
Neden?
Çünkü CHP'nin başını çektiği blok, geçmişte bir şekilde içinde olduğu sokak hareketlerinin toplumsal, ekonomik, hatta siyasi açıdan ağır maliyetler ürettiğini daha önce tecrübe etti. Türk halkının sokak hafızasının ne kadar ihtiyatlı ve şüpheci olduğunu artık biliyorlar. İşte bu yüzden, kurdaki oynaklığı bahane ederek, sokaklara dökülmeye meyilli marjinal grupların peşine -çok istemelerine rağmen- takılmasınlar. Zira istismar etmeye çalıştıkları hassas ekonomik şartların, kaotik sokak olaylarına evrilmesi halinde, bu tehlikeli mühendislik faaliyetinin altında kalacaklarını gördüler.
Tam da bu nedenle, sokağı manipüle etmeye hazırlıklı kitleleri baskılayarak, onların yerine geçen çarşıyı karıştırmaya kararlı bir muhalefet bileşenini ibretle izlemeye başladık.
Türkiye'yi vakitsiz seçime zorlamak ve siyasal tabanını zinde tutmak için sahayı sonuna kadar zorlayacağı kuşku götürmeyen CHP, eş anlı olarak sorunlu iç gündemini peçeleme, halka dönük bilgileri eğip bükme, spekülatif iddiaları gerçek gibi sunma yaklaşımına yüklendikçe yüklenecek.
Özetle...
Bugünkü CHP, güven verme üzerine değil de tepkisellik üretmeye ve neticelerinden yararlanmaya dayalı fırsatçı siyasetle umduğu yerine bulduğu ile yetinmeye aday.
***
FAİZE NEŞTERİN GEREĞİ!
2022 yılı bütçesinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri sırasında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın "kur-faiz-enflasyon" şeytan üçgeni bağlamındaki tespitleri -anlamak isteyenler için- kritik önemdeydi.
Oktay, "Yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyümeyi önceliyoruz" dedikten sonra, konuyu kur operasyonlarına getirdi ve şu mesajı verdi:
"Kurdaki hareketliliği politika faizine bağlamak yanlış. Dolar tüm para birimlerine karşı değer kazanıyor. Son günlerdeki kur hareketleri, ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin bize olduğu kadar, bunu yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır ve bu sınama, ekonomi üzerinden ülkemize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir!"
İşte burası mühim!
Fuat Bey'in satır arasındaki vurgularından hareketle biz de bir hususa işaret edelim.
Benzeri 2019 yerel seçimlerinde mart ve haziranda da görüldüğü gibi, "ya faiz ya da kur" dayatması yapan ekonomik ajanların, 2023 seçimleri için de "uyuyan hücreler" misali pusuya yattığına kuşku yok. Seçim yaklaşırken bu odaklar, küresel enflasyonun arttığını ileri sürüp, güven sorunu var masalını anlatarak yine kura atakta bulunacak, faizi sıçratıp ekonomiyi kilitlemeye, hatta siyasi tercihleri etkilemeye çalışacaktı.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz" misali, bu kurguyu bozmak üzere -bir manada- erken davranarak her türlü riski göze almış oldu.