30 Ekim 2014 tarihli Milli Güvenlik Kurulu, "kritik" notu ile tarihteki yerini aldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ısrarla dile getirdiği ve uzun soluklu mücadele gerektirdiğini söylediği "Paralel Yapı", resmi "tehdit unsuru" olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne yansıdı. Ancak "Paralel Yapı" bundan böyle devlet içinde legal görünümlü illegal örgütlenmelerin "markalaşmış adı" olarak kayda geçti. Bugün için Gülen Cemaati üzerinden tanımlanan paralel yapılanmanın yarın başka ad altında veya birliktelikler şeklinde tezahürü de mümkündür. 30 Ekim'den itibaren, "devlet içinde devlet olmaya soyunan" her türlü oluşum, milli güvenliği tehlikeye atan, kamu düzenini bozan nitelikte yorumlanacak, topyekûn etkisizleştirme stratejisi geliştirilecektir. Ki dün itibariyle bu çalışma da başlamıştır. "Bilgi ve haberleşme güvenliği, uluslararası lobi faaliyetleri, kamuya eleman alımı, finansal verilerin güvenliği" başta olmak üzere oldukça kapsamlı başlıklarda devletin tüm kurum ve kuruluşları ortak hareket edecek, kararlarında "iç güvenlik riskini" gözetmek durumunda kalacaktır. Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı'nın işaret ettiği bu tehdit faktörü artık devletin en küçük birimini dahi bağlayıcı hal alacaktır. Ayrıca, diplomatik görüşmelerde yabancı muhataplara "milli güvenlik tehdidi" kabul edilen örgütlenmeler sağlam donelerle anlatılabilecektir.
Özetle, "30 Ekim MGK'sı milattır!"